Duanın kabul olmasını ister misin?

AKİF ARSLAN

Gazi orta okulu’nu bitirdiğim hafta (sanırım 1979 yılı Haziran ayının ikinci haftasıydı), ailemizin en büyüğü olan Mehmet ağabeyim beni Kıbrıs Meydanındaki Ara Sokakta Ekrem Ziya Açoğlu-Mahir Karademir ortaklığındaki matbaaya çırak olarak vermişti.

Çıraklık dönemini, elaltılık dönemini hızla geçip kalfalığa başladım. Bu arada da Ticaret Meslek Lisesi’ne gidiyordum. Liseyi bitirdiğimde üniversiteyi kazanamayınca kendimi tamamen matbaaya verdim.

Bir süre sonra da Kahramanmaraş’ın Sesi Gazetesi’nde mürettipliğe geçtim ve sayfa tertibi yapmaya başladım.

Ekmeğimizi yemek için hiçbir işten kaçmadım, matbaacılık ve gazete işçiliğinin ilk yıllarında. Baskı işi, dağıtım işi, aklım yettiği kadar da diğer işlere sarıldım. Yazarlık, muhabirlik te yaptım.

1984 Nisan ayından sonra meslekten (gazetecilikten) emekli olduğum 2011 yılına kadar Kahramanmaraş’ta yayınlanan Öz Hakimiyet, Kahramanmaraş’ın Sesi; Kahraman Kent, Kahramanmaraş Yorum, Akşam Postası Gazetelerinin mürettip, sayfa sekreterliği, spor muhabirliği, müvezziliği, yazarlığını, sorumlu yazı işleri müdürlüğünü yaptım.

2011 yılında emekli olduktan sonra da Kahramanmaraş’ta Bugün, Memleket, Yinehaber gazetelerinde de çalıştım. 2016 yılında ise www.marasposta.com internet sitesini kurarak mesleğe devam ettim.

Mesleğimin hiçbir gününde şovmenlik yapmadım. Hiçbir zaman sansasyonel peşinde olmadım. Sadece dürüstlük ilkesi babında hep helal yoldan ekmeğimi kazandım. Şükürler olsun Yaradan’a.

Geçenlerde benim küçük kardeşlerden Hilmi’den bir mesaj aldım. Şuydu:

“İbrahim Ethem Hazretleri, tacı+tahtı terk eder. Seneler sonra Kendi yaptırdığı camide yatsı namazı kılar. Dışarı karlı hava çok soğuk, "Şurada kıvrılayım da sabah olunca giderim” diye düşünüyor.

Caminin bekçisi gelir: “Ne yapıyorsun” buarda diye sorar. İbrahim Ethem Hazretleri de “Müsaade et şurada yatayım. Sabah namazından sonra gideceğim!” der.

Görevli bacağından tutar onu ve “İbrahim Ethem senin gibi çulsuzlar için yaptırmadı bu camiyi” der ve bacağından sürükleye sürükleye, kafasını merdivenlere vura vura dışarı atar.

İbrahim Ethem Hazretleri “Ben bu camiyi yaptırdım” diyemiyor kibir olur diye. Çaresiz şehre gidiyor. Her taraf kapalıdır. Sadece bir fırın açıktır.

İbrahim Ethem Hazretleri; kapıyı çalıyor ve sabaha kadar oturma müsaadesi istiyor. Orada çalışan işçi “Geç otur” manasına işaret ediyor. Aradan bir-iki saat geçtikten sonra sabah ezanı okunmaya başlıyor. Ezan okunduktan sonra işçi, İbrahim Ethem Hazretlerine döner ve “Hoş geldiniz! nereden gelip nereye gidersiniz, isminiz..?” der.

İbrahim Ethem Hazretleri, işçiye “Ben iki saattir burada oturuyorum. Şimdi mi geldi aklına sormak” der. İşçi “Ben bu fırında işçiyim. İki çocuğum var iki de yetime bakıyorum. Onlara şimdiye kadar HARAM LOKMA YEDİRMEDİM. Senin geldiğin vakit benim mesai saatim dâhilindeydi. Ezan okundu mesaim bitti. Seninle istediğin kadar konuşabiliriz. Şimdi KAZANCIMA HARAM karışmaz” karşılığını verir.

İbrahim Ethem Hazretleri “Sen ne güzel ahlaklı adamsın! Sen Hazreti ALLAH’tan bir şey isteyip de olmadığı vakit oldu mu?” diye sorar.  “Hazreti ALLAH’tan ne istediysem verdi! Fakat Hazreti ALLAH’tan bir şey istedim. Hazreti ALLAH’a yalvardım: Bana İbrahim Bin Ethem Hazretleri ile tanışmayı ve duasını almayı nasip etsin;  diye daha müşerref olamadım” karşılığını verir.

İbrahim Ethem Hazretleri  de “Rabbimiz  ÖYLE BİR ilah ki… İBRAHİM ETHEM(İN BACAĞINDAN TUTAR,  SÜRÜKLER, KAFASINI  YERE VURA VURA, GETİRİR SANA GÖSTERİR... SEN YETER Kİ YÜREKTEN İSTE"

Duanın kabulüne en büyük sebep helal lokmadır.  Sevenin sevdiğinden istediği tek şeydir DUA. Ayrı bedenleri bir muhabbet'te birleştirendir DUA. Çaresizken sığındığımız tek limandır DUA. Kulun RABBİY'le  buluştuğu yer ve andır DUA . “YOKSULUN EKMEK KAPISIDIR, DERTLİNİN DERMAN KAPISIDIR DUA"

RABBİM fırıncının Duası gibi İHLÂS ile DUA yapabilmeyi nasip etsin. Cuma gününün feyzi bereketi nuru rahmeti üzerimize olsun. Dua eder dua bekleriz, hayırlı cumalar…”

İşte işin özeti bu kadar.

Rabbim bundan sonra da beni şaşırtmasın.

AKİF ARSLAN