İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Halk TV’de Kürşad Oğuz’un sorularını yanıtladı.
“KONUŞAN TÜRKİYE”
Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ı ve Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş’ı ziyaret etmesinin ardından yaptığı basın açıklamasında Türkiye’de yargıyı silah olarak kullananları ‘unutmayın hiçbir silah sahibine sadık değildir’ diyerek uyardığını hatırlatan Müsavat Dervişoğlu, “Türkiye'nin suskunluk sarmalına alınmak istendiğini gözlemliyoruz. Konuşması gerekenlerin susturulduğu, baskılandığı bir süreçten geçiyoruz ve bunun istibdat rejimlerini çağrıştıran uygulamalar olduğunu ifade ediyorum. Vasat kendine öyle hissettiriyor ki; toplum dar boğazda iken karşı karşıya bulunduğu bu ekonomik sıkıntılardan neredeyse perişan olma noktasına gelmişken bundan istifade etmeye yeltenenler olabilir. Çünkü insanlar zor zamanlarında hangi özgürlüklerinin kısıtlandığının farkına bile varamaz ve Türkiye’de demokratik hak ve hürriyetler özellikle son 23 yıldır görüyor ve gözlemliyoruz ki mücadele ederek kazanılmış hak ve hürriyetler değil, bu yönetim anlayışı birtakım özgürlükleri bahşedildiğine inandırmış. Onun için biz konuşan Türkiye diyoruz. Türkiye konuşmalıdır. Siyaset konuşmalıdır. Akademi konuşmalıdır. Üniversiteler konuşmalıdır. Özgür basın konuşmalıdır. Sivil toplum kuruluşları konuşmalıdır. Sanat dünyası konuşmalıdır. Yazarlar konuşmalıdır. Türkiye bu sorunlarını sindirilerek aşamaz. “
“ERDOĞAN’IN İŞTAHINI KABARTACAK SİYASİ ARGÜMANLARI ONUN ELİNE VERMEMEK DE MUHALEFETİN GÖREVLERİ ARASINDADIR”
Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanları üzerinden yaşanan Cumhurbaşkanı adaylığı tartışmalarına ve iktidarın İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasağı göze alma ihtimaline dair görüşleri sorulan İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu şunları söyledi:
“Alabilirler. Bu iktidar böyle bir şeyi siyaset penceresinden baktığında risk olarak görmez. Çünkü bu iktidar bu konuda gemi azıya almış vaziyettedir. Onun için gittiğim her yerde bu anayasayı gösteriyorum. Bu anayasaya göre Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı adayı olamaz. Cumhurbaşkanı adayı olmasının 2 yolu var. Ya bu anayasayı değiştirecektir ya da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden erken seçim kararı çıkaracaktır. Bu anayasaya göre aday olamayacak Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın iştahını kabartan bir durumdur. Onun iştahını kabartacak siyasi argümanları onun eline vermemek de muhalefetin görevleri arasındadır. Yani Tayyip Erdoğan’ı yeniden Cumhurbaşkanı yapabilecek, Türkiye’de tek adamlığı tahkim etmesi muhtemel anayasa değişikliğine muhalefet partilerinin kapalı olduğunu beyan etmeleri gerekir”
“MUHALEFETİN GÖREVİ ‘ADAY OLAMAZSIN’ DEMEK”
“Biz Cumhurbaşkanı’na yeniden seçilebilme imkânı tanıyan siyasi stratejilerin şayet muhalefet olarak parçası durumunda sunulur isek; Recep Tayyip Erdoğan karakteri itibariyle bundan yararlanma istidadı sergiler. İştahının kabarmasından kastım da odur. Muhalefetin görevi öncelikle aday olamazsın demek. Ve Tayyip Erdoğan’ın tabağına onun istifade edebileceği argümanları koymaktan uzak durması demek.”
“KASTI CUMHURİYET İSE BU MİLLET ONA İZİN VERMEYECEKTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul İl Kongresi’nde; "2028'den sonra yeni bir İstanbul, yeni bir Türkiye inşa edeceğiz" şeklinde kullandığı ifadeleri eleştiren Müsavat Dervişoğlu; şunları söyledi:
“Sayın Erdoğan 2028’i tarih gösteriyorsa o zaman kendisini yeniden Cumhurbaşkanı adayı yapabilecek stratejinin oturduğunu ve bundan sonuç alacağına inandığını gösteriyor. Ama bu anayasaya göre seçim 2028’de olacaksa Sayın Recep Tayyip Erdoğan aday olamayacak. Millete açıklaması lazım. Anayasaya göre aday olamıyorsun. O zaman hangi şartlarda 2028’de yeni bir İstanbul ve yeni bir Türkiye kuracaksın? Bunun izaha muhtaç bir soru olarak karşımızda durduğunu görmesi lazım. Ayrıca sayın Cumhurbaşkanı ‘yeni bir Türkiye kuracağız’ diyor. Yenisinin kurulabilmesi için eskisinin yıkılması lazım. Tayyip Erdoğan neyi yıkmaya karar vermiştir ki yenisini kuracaktır? Bunu açıklaması lazım. Buradan altını çizerek söylüyorum: kastı Cumhuriyet ise bu millet ona izin vermeyecektir. Herkes bunu iyi bilmek mecburiyetindedir”
“TBMM’DE MİLLETVEKİLİ TRANSFERİ YAPMAYA KALKIŞMAK; SİYASİ DÜŞÜKLÜKTÜR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın meclis içindeki dengeleri lehine değiştirmek için birtakım adımlar atmaya çalışacağını belirten Dervişoğlu, son dönemlerdeki vekil transferlerine işaret ederek şöyle konuştu:
“Bu benim tarafımdan bakıldığında bir cürettir aslında. Bu cüreti Tayyip Erdoğan’a verenin de muhalefet olmaması lazım. Bizi örnek verdiniz sizden de milletvekilleri gitti diye. Evet bizden ilk gidenler Cumhuriyet Halk Partisi’ne gitti. Cumhuriyet Halk Partisi’ne gidilince belki de Ak Parti'ye geçişi meşrulaştırmak üzere kurgulanmış stratejinin bazıları aleti oldu denilebilir. Bu anayasanın arkasında arkasından dolanabilmek için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde milletvekili transferi yapmaya kalkışmak; kelimenin tam anlamıyla bir siyasi düşüklüktür. Türkiye'de iki önemli kuruma güven azalmıştır. Bunlardan bir tanesi yargıdır bir diğeri de siyaset. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde grubu bulunan siyasi partilerin liderlerinin ve siyasi şahsiyetlerin yapması gereken en önemli şeylerden biri meclisin ve o meclise mensup olmanın şeref ve onurunu korumalarıdır.”
Ankara Milletvekili Kürşad Zorlu’nun İYİ Parti’den AK Parti’ye geçişi hatırlatılan Müsavat Dervişoğlu, “AK Parti’ye ya da bir başka partiye gitmesini muhtemel gördüğümden görevlendirme yaparken kendisine dikkat etmişimdir. Partiden istifa eden bir milletvekiline kararını değiştirebilmesi için tek bir cümle bile kurmadım. ’Yapma’ demedim. Çünkü oynanan oyunun farkındaydım. Evet üzüldüklerim oldu mu, gayet tabii ki oldu. İşte kırgınlıklarım var mı? Tabii ki var. Hem gidenlere var hem ona sebep olanlara var. O mal bulmuş mağribi gibi gitmesi muhtemel olanların üzerine atlayan siyasi kişiliklerin İYİ Parti’ye ne yapmak istediklerini ben biliyordum. Türkiye'nin şu anda İYİ Parti’ye ne denli ihtiyaç duyduğunu kamuoyu takdir ediyor. İYİ Partisiz bir meclisin kime zarar vereceğini de biliyorum.” dedi.
“VATANDAŞ SİYASİ HARAMZADE DERSE ALINMAYIN”
“Siyasetçi milletine borcunu ödeyemez” diyen Dervişoğlu; “Birinde borç para alırsınız ve borcunuzu ödersiniz. İhtiyaç sahibisinizdir, kimilerinden palto istersiniz ama paltoyu iade ettiğinizde borcunuzu eda etmiş olursunuz. Vatandaştan aldığınız oyu geri veremezsiniz. Gidenlerle ilgili tek bir şey söylemem ama vatandaş bir şey söylerse ona da bir şey yapamam. Sen bir siyasi partinin mensubu olarak o partinin fikirlerini benimsemiş bir toplum kesiminden oy talep ederek parlamentoya gelmişsin. Başka bir partiye gidersen vatandaş sana siyasi haramzade der ve bundan alınmamanız gerekir” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde İYİ Parti’nin kendi adayını çıkarıp çıkarmayacağına dair kendisine yöneltilen soruya; “Bunları konuşmak için o kadar erken ki” diyerek cevap veren Müsavat Dervişoğlu şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanı seçiminin Türkiye’nin en önemli meselesi olduğuna inanıyorum. Dolayısıyla bir siyasi partinin ya da bazı siyasi partilerin iç meseleleri gibi gündeme taşınmasını doğru bulmuyorum. Bunu da defaatle ifade ettim. Bakın Türkiye’nin gündeminde seçim yok. Seçim talep edenler var ama Türkiye’nin gündeminde seçim yok. Cumhurbaşkanı eğer ortaya çıkıp 2028’deki seçimden bahsediyorsa, aday olamayacağı bir seçimden bahsediyor demektir. Şimdi cumhurbaşkanlığı adaylığını düşünenleri de kırmak istemiyorum. Çünkü bir siyasi partiyi tavrı yönüyle eleştirdiğimizde, siyaset kişiselleştirilmiş olduğundan kişiler sözlerimizden etkileniyor. Ben ifadelerimden böyle bir sonuç çıksın istemiyorum. Ben birinin adaylığına karşı, birinin adaylığına muvafık konuşmuyorum. Ben Türkiye’nin kim Cumhurbaşkanı olacak tartışmasından ziyade vatandaşın hali ne olacak, onun konuşulmasından şimdi yana olduğumu söylüyorum.”
“ADALET VE KALKINMA PARTİSİ'NİN ADAYI KİM OLACAK?”
“2028’de olacak seçim diyor Tayyip Bey. Bu anayasa onun bir daha aday olmasına mâni. O zaman Türkiye’nin konuşması gereken Adalet ve Kalkınma Partisi'nin adayı kim olacak? Adalet ve Kalkınma Partisi'nde böyle bir tartışma yaşanıyor mu? Kamuoyunda bir akım araştırmalar kamuoyu araştırmaları paylaşılıyor. Onlarda da Recep Tayyip Erdoğan diğer adaylarla yarıştırılıyor. Dolayısıyla Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığının kanıksatılması yönünde birtakım algı operasyonları yapılıyor. Bugün dememiz lazım ki; aday olamıyor ve aday olamayacak birini neye güveniyorsunuz da yarıştırıyorsunuz diye bunun sorgulanması lazım. Bu siyasi korkaklık değildir. Benim ‘anayasada Tayyip Bey aday olamıyor’ demem; Tayyip Bey’in adaylığından endişe ediyorum anlamına gelmez. Siyasetçinin namusudur, devlet adamının namusudur bu anayasanın kurallarına, şartlarına uymak.”
“TÜRKİYE’NİN BAŞINA BELA EDİLMİŞ CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ’NDEN KURTULMAK OLMALIDIR”
“Cumhurbaşkanı Erdoğan bir şekilde aday oldu karşısına da bir aday çıktı. Siz bu noktada temel hedefiniz iktidarın iktidar olmaması mı olur yoksa hayır bizim için aday da önemlidir der misiniz?” sorusuna Dervişoğlu; “Tabii ki bizim için aday önemlidir. Türkiye'nin vazgeçilmezleri vardır. Türkiye her geçen gün tek adamla evrilmiş bu sistemle şayet devam ederse Tayyip Erdoğan’ın olmasa bile onun yerini türevleri geçecektir. Türkiye'de parlamenter rejime dönmek gerektiği iddiasını bugün serdeden neredeyse siyasi parti de kalmamıştır İYİ Parti’den başka. Ben bu yönetim anlayışının bütün bu sorunları tartışmamıza vesile olduğu kanaatini taşıyorum. Dolayısıyla ilk ortadan kaldırılması icap eden şey Türkiye’nin başına bela edilmiş cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden kurtulmak olmalıdır” şeklinde yanıt verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha aday olduğunu açıklamadığının altını çizmesi üzerine; “Sizce aday olmama ihtimali var mı?” şeklinde kendisine yöneltilen soruya Müsavat Dervişoğlu şu yanıtı verdi:
“Bu Meclis aritmetiği ile muhalefet, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde gücünü doğru kullansın, Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığı hayali kurmaktan vazgeçer ve Türkiye onun kabaran iştahını aşağıya çektiği için de her geçen gün normalleşmeye başlar. Ben biraz da o normalleşme sürecine öncülük ve önderlik etmesini istiyorum muhalefetin. Recep Tayyip Erdoğan ‘ben aday olamıyorum kardeşim’ dese ve bunu kabullenense bu bahsettiğiniz haksız tutuklamalar, gazeteci tutuklamaları, siyasi tutuklamalar bunlara ihtiyaç kalmayacak. Bütün bunların tamamı Erdoğan’ın bu anayasa değişikliğine bağlı olarak cumhurbaşkanlığı seçimine bağlı olarak yaşama geçirilmek üzere şimdi yeniden kurgulanmış o açılım süreci planlamasına bağlı olarak yapılıyor”
“TÜRK MİLLİYETÇİLERİNİN GÖREVİ KENDİLERİNİ DEĞİL, TÜRK MİLLETİNİ BİRLEŞTİRMEK OLMALIDIR.”
Teröristbaşı öcalan’ın 15 Şubat’ta açıklama yapma ihtimaline ve bu süreçte yaşananlara yönelik tepkilerin milliyetçi kanatta yeni bir birleşmeye vesile olup olamayacağına dair görüşleri sorulan Müsavat Dervişoğlu; “Bu söylem sanki milliyetçileri ayrışmış gibi gösteriyor. Farklı partilerde olabilir ama farklı partilerde olarak da bu mücadele verilebilir. Ben milliyetçilerin, Cumhuriyetçilerin, Atatürkçülerin kapsamı genişleteyim; vatanseverlerin, yurtseverlerin aslında ortak değerlerin sahibi olduklarına ve Türkiye aleyhinde uygulanmak istenen melun projelere karşı direnç göstereceklerine inanıyorum. Türk milliyetçilerini de marjinalleştirmek adına kutuplaştırarak başka bir yere koymaya kalkışmak isteyenler olabilir. Türk milliyetçilerinin görevi milliyetçilik ne olacak kaygısıyla kendilerini birleştirmek olmamalıdır. Türk milliyetçilerinin görevi Türk milletini birleştirmek olmalıdır. Sağcıyı solcuyla, Alevi’yi Sünni’yle, dindarla laiki birleştirmek olmalıdır. Ben bir Türk milliyetçisiyim, Atatürkçüyüm, Cumhuriyetçiyim. Ve başka bir iddia ortaya koyuyorum: Ben Türk milletini birleştirmek istiyorum. Sağcıyı solcuyla, Alevi’yi Sünni’yle, Türkmen’i Kürt’le, dindarı laikle.” dedi.
5 teğmen ve 3 komutanın ihracının ardından diğer teğmenler arasında anket yapılarak; ‘mezuniyet töreninin ardından yapılan faaliyete katıldınız mı? Katılan arkadaşlarınız var mı? İsimleri nelerdir?’ gibi soruların sorulduğunun belirtilmesi üzerinde Dervişoğlu;“Fişleme yapılıyor. Şu anketin muhtevası beni endişelendirdi. Eğer böyle sorulduysa son derece tehlikeli bir şey. Şimdi oradan demek ki bir fişleme yapma arzusu taşınıyor. Ya da böyle bir anket hiç olmadı. Böyle bir arzu da taşınabilir, böyle bir hedefimiz de vardır demek suretiyle yeni bir baskılama yönteminden yararlanmak isteniyor olabilir. Ben meseleye siyaseten istifade edilebilir bir pencereden bakmıyorum. Ben bu ihraç edilmiş teğmenleri kendi evladımın başına böyle bir şey gelirse ne düşünürüm diye değerlendiriyorum. Bu çocuklar meslek hayatlarının ilk adımında bunu yaşamışlar. Ben muhtevasını bilmiyorum ama kamuoyundan takip ettiğimi, biraz daha araştırdım ondan edindiğim izlenime göre söyleyebilirim niyetleri yönüyle bu çocukların ihraç edilmelerini gerektirebilecek bir büyük suçu işledikleri kanaatinde değilim. Ama askerlik mesleği bir disiplin mesleğidir. Dolayısıyla disiplin yönüyle birtakım cezalarla muhatap kılınabilmelerini söz konusu hale getirebilecek kusurları olabilir, kabahatleri olabilir. Bilmiyorum yani çünkü ben asker değilim. Ben bir asker aileden geliyorum ama ben asker değilim. Ama bunun beşte dörtlük bir kararla alındığını da görmek lazım. Öyleyse idari mahkemenin denetimine tabi olan bu kararın düzeltilebilme ihtimali vardır. Ben sorumlu bir anlayışla söylüyorum bütün bunları. Bu çocukların geleceklerini kimse karartmasın” dedi.
CUMHURBAŞKANI’NA, SAVUNMA BAKANI’NA VE GENELKURMAY BAŞKANI’NA SESLENDİ
“Buradan gerek sayın Cumhurbaşkanı’na gerek Savunma Bakanı'na efendim gerek Genelkurmay Başkanı’na da sesleniyorum: Bu çocukları, kendi çocuklarının yerine koysunlar. Bu kararlar da alınırken ona göre hareket etsinler. Aksi takdirde ne oluyor? Yani ortada bir disiplinsizlik suçu var. ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ dedikleri için ordudan atılmış gibi bir hissiyatı oluşuyor. Ayrıca bugün iş başında bulunanların böyle bir sabıkası da var. Çünkü kumpas davalarında ordudan tasfiye etmek istedikleri insanların da yargılanarak yok edildiklerini biliyoruz. Onun için bu töhmetten bu yönetimin mutlak suretim kurtulması lazımdır.”