İbrahim Ortaş,
iortas@cu.edu.tr
İlk Hatırladığım Çocukluk Anım, Fatma Bacımın Doğumdur
Bugün bacım Fatma Ortaş Çarık’ın doğum günü. İyi ki doğdun sevgili bacım. Belki de ilk hatırladığım ilk çocukluk hatıram senin doğum günündür. Hayal meyal hatırladığım kadarı ile mevsim bahar, gün hafif yarı açık, bulutlu. Sabah dışarıdan yaşıtlarıma üzerinde doğru dürüst elbisenin olmadığı, ayakkabıyı hiç hatırlamıyorum. Eski topraklı evimizin önünde toplanmış kapı komşular, akrabalar. Topraklı damın üzerinden insanlara kuru üzüm, pestil ve başka bir şey aşağı doğru insanların üzerine fırlatıldığını görerek bizlerde yerden bir şeyler kapmaya çalıştık. Neyin ne olduğunu, soyutlama bilgisinin olmadığı veya bilme durumunda olmadığım 5 yaş civarındayım. Sonradan annemin bir kız çocuğu doğurduğunu, evimize giren çıkan kadınların konuşmalarından ve evdeki hareketlilikten anlıyorum. Ben ve benden sonra Süleyman kardeşim, iki oğlan çocuğundan sonra bir kız çocuğunun doğması evde şenlik yaratmıştı.
Büyüklerin Yanında Sevginin Gösterilmediği Köy Kültüründe Büyüdük
O günlerde evimizde Fatma (namı diyar Fatike Kamiki) ninenin İbrahim dede ile kavgası sonra küskün olarak evimizde olması nedeniyle Fatma ninemiz annemin doğumunda ebelik yaptığını anlıyorum. Evimizin misafir Fatma nenemiz 7 erkek çocuk annesi, o günlerin tabiri ile eşi İbrahim dedemiz ile kavgalı ve köyde nazı geçen akrabası olan bize gelir. Evimize küs misafir olarak gelen Fatma nenemiz sanırım bir hafta kadar bizde kalıyor. Yeni doğan kız kardeşimin ismi geleneğin gereği olarak Fatma olarak konuluyor. Aynı günlerde bir akşam gazyağı ile çalışan çıranın cılız ışığı altında sofra yerdeyken, o cüsseli yapısı ile beyaz sakalı İbrahim Örtün dedenin ışığın yetersiz oluğu kapı eşliğinde tahta kapısını iterek içeriye girdiğini ve herkesin bir anda ayağa fırladığını hatırlıyorum. Dede, Fatma nineye ve babama çıkışarak nineyi evden alığı gibi çıkıp gittiğini hayal-meyal hatırlıyorum. Yeni bir bebeğin dünyaya geldiği, mutluluğun paylaşılması gereken bir yerde hayırlı olsun, sevgi ve mutluluk ifadeleri o zamanlar konuşulmayan/bilinmeyen durumlarda. İnsanlar birbirlerine sevgilerini açıktan gösteremez ve konuşulmazlardı. Sanırım toplumsal kültürün getirdiği bir durum olsa. Kadın erken eşitliğini benimseyen, aynı sofrada oturmaktan çekinmeyen insanlar sevgi göstermede hep büyüklerinin etkisinde kalarak göstermezlerdi. Anne ve babalar büyüklerinin yanında çocuklarını kucağına almaz ve sevemezlerdir. Eşler birbirlerini isimleri ile çağırmazlardı. Halen de o dönemin yaşayanları birbirlerine isimleri ile hitap etmezler. Annem ve babam hiçbir zaman birbirlerini isimleri ile çağırmazlardı. O, şu vs. gibi takma ifadeler kullanırlar.
İyi ki Doğdun Fatma Bacım
Fatma Bacımın Doğum Günü Kutlu Olsun.
Evet, canım Fatma bacımın 1965 yılında böylesi bir ortamda hatırlayabildiğim doğumu ile gözlerini dünyaya açtı. Koyunumuz, keçimiz, boldu. İneğimiz ,tavuğumuz, hindimiz vardı. Annem doğumdan sonra şimdiki gibi yatak ve istirahat vs. yaşadığını hatırlamıyorum. Kuzların meleşmesi, dışarının bahar havası çocukların oynamak için arayıp ta bulmadığı bir ortamdı. Sonrasında güzel bir genç kız oldu, heyecanlı, sevgi dolu bir gençliği vardı. Babam çok istemesine rağmen köy yaşamından dolayı okula gönderemedi. Sonra ben Adana'ya Çukurova Üniversitesine, Fatma bacım da İsviçre’ye gelin gitti. Artık uzun erimli aynı topraklı evde yavaş yavaş ayrışma başladı. Hep beraber topraklı damların üzerinden yan yana serilen yer yataklarında kardeşlerin birlikteliği ve o şen yaşama artık bitiyor, kentlerin endüstrinin dişlileri arasında sıkışıp kalan yeni bir dünya başlıyordu bizler için. Ayrılık ve ardından hasretler başladı. Şimdilerde arada bir görüşüp bacı ve kardeşliğin o derin bağları ile sevgi ve saygıda birbirimize kusur eylemeyiz.
Bacım güzeldi/güzeldir, narindir. Hoş bir kızdı. İyi ki doğmuşsun ve iyi ki bacım olmuşsundur. Nice sağlıklı, huzurlu yaşların olsun bacım.
Sağlıklı ve sevgi ile yaşa bacım.
12 Mart 2024, Adana