Gençler ve çocuklarda dijital bağımlılık nasıl engellenir?
İstanbul / AA
2024-2025 eğitim döneminde MEB, dijital bağımlılıkla mücadele için yeni düzenlemeler başlattı. Ders saatlerinde cep telefonu kullanımını yasaklayan bu düzenlemeler, öğrencilerin dijital araçları daha bilinçli kullanmalarını sağlamayı amaçlıyor.
Klinik Psikolog Süreyya Kitapçıoğlu, dijital bağımlılığın gençler ve çocuklarda nasıl engellenebileceğini AA Analiz için kaleme aldı.
***
Hayatımıza dijitalleşmeyle beraber giren akıllı telefon, tablet, bilgisayar gibi taşınabilir cihazlar günlük yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Bu cihazlar çocukların eğitim, eğlence ve sosyal etkileşimlerinde de büyük etkiler yaratıyor. Dijital medya artık her zaman ve her yerde ulaşılabilir hale geldi. Bu durum, çocukların sosyal medyada vakit geçirmesine, internette gezinmesine ve video oyunları oynamasına olanak tanıyor. Ancak, dijital cihazlara erişilebilirliğin artması sağlıklı kullanımla bağımlılık arasındaki sınırları bulanıklaştırıyor.
ÇOCUKLAR VE GENÇLER RİSK ALTINDA
Özellikle çocuklar ve ergenler, olgunlaşmamış zihin yapıları nedeniyle cep telefonlarına, video oyunlarına ve sosyal medyaya karşı bağımlılık geliştirme eğilimindedir. Bu durum ise dijital bağımlılık olarak adlandırılan sorunu ortaya çıkarıyor. Dijital bağımlılık, cep telefonları, bilgisayarlar, internet, video oyunları ve sosyal medya gibi cihazlarla aşırı meşgul olmayı ifade eder. Bu tür bağımlılıkların dünya genelinde ciddi bir halk sağlığı sorunu haline geldiği biliniyor. Peki, bu sorunla etkin bir şekilde başa çıkabiliyor muyuz, yoksa kontrolümüzü kaybedip peşinden mi sürükleniyoruz?
Dijital bağımlılıkla ilgili önemli araştırma alanlarından biri problemli oyun oynama davranışıdır. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte oyun dünyası daha karmaşık hale geldi ve oyun içi satın alımlar, ödül kutuları gibi unsurlar oyuncuların aşırı harcama yapmasına yol açıyor. Problemli oyun oynayan bireylerin, kumar bağımlılarıyla benzer finansal zorluklar yaşadıkları görülüyor. Aşırı harcama ve borçlanma özellikle düzenlemeden yoksun oyun ürünlerinde yaygın bir sorun.
Problemli oyun oynama dünya çapında önemli bir sağlık sorunu olarak kabul ediliyor. Birçok oyuncu, oyunlarını keyifli bir eğlence aracı olarak görse de, bazı kişilerin bu konuda yardıma ihtiyaç duyduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Özellikle genç oyuncuların oyun oynama alışkanlıklarının diğer yaşam aktiviteleriyle dengelenmesi büyük önem taşıyor. Bu nedenle, çocuk ve gençlerde sağlıksız dijital araç kullanım alışkanlıklarını önlemek için eğitim kaynakları ve stratejilere ihtiyaç duyuluyor. Bu duruma engel olabilmek için oyun içi satın alımlara dair daha fazla araştırma yapılmalı ve bu konuya yönelik düzenlemeler getirilmeli.
Dijital bağımlılık, çocukların ve ergenlerin fiziksel ve ruhsal sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor. Dijital bağımlılık, görme kaybı, obezite gibi fiziksel sorunlara sebep olduğu gibi dikkat eksikliği, depresyon ve kaygı gibi psikiyatrik sorunlara da yol açıyor. Oyun bağımlılığının en sık görülen belirtisinin depresyon olduğu ve sık internet kullanan bireylerde sosyal kaygı ve bilişsel yetersizliklerin yaygın olduğu biliniyor. Ayrıca, dijital bağımlılık, akademik başarıyı olumsuz etkileyerek düşük motivasyona da neden oluyor.
OKULDA TELEFON YASAĞI NE KADAR ETKİLİ?
Son yıllarda mobil telefon kullanımı da gençler arasında oldukça yaygın hale geldi. Dünya genelinde, birçok çocuk okul saatleri içinde ve dışında mobil teknoloji aracılığıyla iletişim kuruyor. Bu da yetişkinlerin mevcut neslin dijital yerliler olduğuna inanmasına neden oluyor. Öğrenciler internet araması yapma, sosyal medyada iletişim kurma ve uygulamalar arasında verimli ve zahmetsiz geçiş yapma konusunda yetkin olabilir ancak aynı zamanda oldukça fazla bilgiye boğuluyor ve dijital okuryazarlıkla mücadele ediyorlar.
Teknolojinin eğitimde kullanılmasına yönelik uygulamalar uzun yıllar boyunca desteklenmesine rağmen dünya genelinde birçok eğitim bölgesinde telefon yasakları uygulanıyor. İlk yasak dalgası 1980'lerin sonları ve 1990'ların başlarında Kuzey Amerika'da başladı. Bu süreçte birçok okul sektörü, öğrencilerin okulda cep telefonları ve mesajlaşma cihazları kullanmalarını engelleyen politikalar veya yasalar uygulamaya başladı. Yakın zamanda Kanada, Fransa, İspanya ve İsveç'te bu konuda yasaklar uygulanmaya başlandı. Bu kısıtlamalar, bazı okulların okul alanında hiçbir cihaza izin vermemesi, veya kilitli çantada olma şartı bazı okullarda ise çantada veya cepte bulundurmalarına izin vererek kullanım izni olmaması şeklinde çeşitlilik gösteriyor.
Mobil telefon kısıtlamalarının okullarda öğrenci öğrenimi ve akademik başarıları üzerindeki ilişkisini araştıran pek çok çalışma mevcut. Ancak araştırma tasarımları, örneklem büyüklükleri, yasakların operasyonel tanımları ve akademik sonuçlardaki değişiklikleri ölçme yöntemleri arasındaki farklılıklar bulguları uzlaştırmayı zorlaştırıyor. Bu karmaşıklık nedeniyle, politika belirleme sonuçlarının yorumlanması ince ve dikkatli bir yaklaşım gerektirir. Okullarda uygulanan telefon yasakları, öğrencilerin akademik başarıları üzerinde olumlu etkiler yaratabilir. Ancak bu yasakların etkilerine dair yapılan araştırmalar, sonuçların karmaşık olduğunu ve ülkeler arasında farklılık gösterdiğini ortaya koyuyor. Türkiye'de de bu yasakların etkilerini inceleyen çalışmalar yapılıyor.
DİJİTAL BAĞIMLILIĞA NASIL ENGEL OLURUZ?
Psikoeğitim, dijital bağımlılıklarla mücadelede önemli bir rol oynuyor. Psikoeğitim programları dijital araçların sağlıklı kullanımı, stres yönetimi, sınır belirleme ve alternatif aktiviteler gibi konuları öğretmeyi amaçlar. Okul temelli psikoeğitim programlarının çocuklara erken yaşta verilmesi ve öğretmenlerle ebeveynlerin bu süreçte aktif rol alması gerekiyor. Yani, ebeveynler de çocuklarının dijital araçları nasıl kullandığını izlemeli ve oyun içerikleri hakkında bilgi sahibi olmalıdır.
Okul temelli psikoeğitim programlarını değerlendiren çalışmalar, genellikle bu programların faydalı olduğunu söylüyor. Ancak bu eğitimin mümkün olan en erken yaşta yani 8-10 yaş arasında verilmesi önem arz ediyor. Ayrıca, bazı araştırmacılar programların dışarıdan yürütülmesi yerine öğretmenler de dahil olmak üzere okul personeli tarafından desteklenmesini öneriyor. Benzer şekilde programların karar alma, geliştirme ve yönetiminde hastaneler, ruh sağlığı hizmetleri veren paydaşlara ve ebeveynlere de danışılmalıdır. Bu tür tartışmalardaki bir diğer önemli husus, genç kişinin politika geliştirmedeki rolünün ve haklarının tanınmasıdır. Bu sebeple gençlere, önleme programlarının tasarımı, formatı ve programlara nasıl aktif katılımcılar haline gelebilecekleri konusunda danışılması önemlidir.
Dijital bağımlılığa karşı geliştirilen programların asıl teması gençleri değişiklik yapmaya "zorlamak" yerine, değişimden sorumlu hissettiklerinde olumlu değişiklikler yapma olasılığının daha yüksek olduğu fikrine atıfta bulunarak onları "güçlendirme" olmalıdır. Bunun yanı sıra, bu programlar problemli oyuncuları "kurban" olarak görmekten veya gençler tarafından içselleştirilebilecek benzer tanımlamalardan kaçınmaya çalışmalıdır. Dijital bağımlılık karşıtı programlar, problemleri ele almak için becerilere ve problem çözmeye yani yeteneklere vurgu yapmalıdır.
2024-2025 eğitim döneminde Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), dijital bağımlılıkla mücadele için yeni düzenlemeler başlattı. Öğrencilerin ders saatlerinde cep telefonu kullanmalarını yasaklayan bu düzenlemeler, öğrencilerin dijital araçları daha bilinçli kullanmalarını sağlamayı amaçlıyor. Ayrıca, Yeşilay'ın Bağımlılığa Müdahale programı okullarda aktif bir şekilde uygulanıyor. Dijital bağımlılıkla mücadelede erken müdahale, farkındalık ve aile desteği büyük önem taşıyor.
[Süreyya Kitapçıoğlu, Klinik Psikologdur.]
*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.