Muhalefetin sahada temaslarını ve yaptığı açıklamaları izlemek elbette ki demokrasinin gereği. Ancak son zamanlarda Kahramanmaraş’ta yaşanan deprem sonrası yapılan yatırımları görmezden gelen bir söylemle karşı karşıyayız. CHP’li milletvekillerinin düzenlediği basın toplantısında dile getirilen “Nerede bu evler?” sorusu, bir gazeteci olarak hem düşündürücü hem de şaşırtıcı.
Ali Öztunç ve Müzeyyen Şevkin’in basın toplantısında, deprem sonrası söz verilen konutların tamamlanmadığı ve vatandaşların mağdur olduğu iddialarını dile getirdiğini okuduk. Ancak bu açıklamalar, şehrin dört bir yanında yükselen yüzlerce konutu, teslim edilen binlerce daireyi ve altyapıda yapılan devasa yatırımları görmezden gelmek anlamına geliyor. Yiğidin hakkını yiğide vermek gerek. Bugün Kahramanmaraş’ta binlerce aile, yeni konutlarına kavuşmuş durumda ve bu insanlar, her fırsatta hükümete ve emeği geçen herkese dua ediyorlar.
Elbette eksiklikler olabilir. İki yıl, bir şehrin yeniden inşası için kısa bir süredir. Ancak yapılan işlerin yok sayılması, sadece yapılanı göremeyen değil, görmek istemeyen bir bakış açısının ürünüdür. Bugün Kahramanmaraş’ta konteyner kentte yaşayanlar kadar, yeni evlerine kavuşup düzenini kurmuş binlerce insan var. Üstelik bunların arasında muhalefet partilerine oy veren vatandaşlar da bulunuyor. Sormak gerekmez mi: Onların hayır duaları neden kulak ardı ediliyor?
Basın toplantısında esnaf ve konteyner kent sakinlerinin sorunları gündeme getirilmiş. Kuşkusuz, her büyük felaketin ardından sorunlar olur. Ancak sahada gözlemler yapmış biri olarak şunu söyleyebilirim: Esnaf, yeni işyerleri için verilen desteklerden umutlu. Vatandaşlar, inşaatı tamamlanıp teslim edilen konutların sayısının hızla arttığını görüyor. İnsanlar dertlerini dile getirdikleri kadar umutlarını da dile getiriyorlar.
Bir kadın esnafın, “Kirayı çıkarmaya çalışıyoruz” dediği söyleniyor. Peki, bu esnafa kira yardımı için sağlanan desteklerden neden bahsedilmiyor? Konteyner kentteki bir vatandaşın, “7 kişi bir barakada yaşıyoruz” dediği belirtilmiş. Ama hemen yanı başındaki mahallede tamamlanmış konutlara yerleşen ailelerden neden söz edilmiyor? Bunlar, sadece eksiklikleri görüp yapılanı görmezden gelen bir siyasetin tezahürüdür.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın deprem sonrası yaptığı “Bir yıl içinde her şey tamamlanacak” sözünü hatırlatarak, “İki yıl oldu, nerede bu evler?” diye soranlara bir çift sözüm var: Bu söz, sadece Kahramanmaraş için değil, 11 ili kapsayan bir taahhüttü. Bugün bakıldığında bu süreçte tamamlanan konutlar ve yerleşen aileler, büyük bir çabanın ve emeğin eseridir.
Muhalefetin görevi eksikleri dile getirmek, hükümeti eleştirmektir; bunda bir sıkıntı yok. Ama bunu yaparken, emeği, başarıyı ve yapılan hizmetleri görmezden gelmek hem vicdanlara hem de gerçeklere aykırıdır. Eğer “Nerede bu evler?” diye sormak istiyorsanız, önce yapılmış olanlara bir bakın. Gözleriniz gerçekten görmüyorsa, belki de Ali Öztunç’a dediğimiz gibi, yeni bir gözlüğe ihtiyacınız vardır.
Ateş Gibi Yürek” Nerede?
Şahsen. Sevdiğim bir isimdir..
CHP Kahramanmaraş İl Başkanı Ünal Ateş, adeta ismiyle müsemma, sahada yüreğini ortaya koyan bir siyasetçi olarak tanınıyor. Ateş gibi yürekli bir başkandan, bu basın toplantısında da doğruları ortaya koymasını, yapılanları teslim etmesini beklerdik. İsterdik ki Ünal Ateş, “Sayın vekilim, durun! Tam da böyle değil; yapılan ve teslim edilen binlerce ev var. Haksızlık yapmayalım, emeği görmezden gelmeyelim” diyerek hakkaniyetli bir duruş sergilemeliydi. Çünkü gerçek liderlik, sadece eleştiriyi değil, haklıya hakkını teslim etmeyi de gerektirir.
Bu tür bir duruş, hem Ünal Ateş’i yüceltir hem de siyasetin daha yapıcı ve vicdanlı bir zeminde yapılmasını sağlar. Ancak ne yazık ki bu fırsat da kaçırıldı. Oysa ki sahada herkes yapılanı görürken, “Ateş gibi yürek” bu sefer sustu. Göz göre göre yapılan hizmetlerin üzeri örtülmeye çalışıldı. İşte tam da bu noktada, “Yiğidin hakkı yiğide verilmezse, siyasetin vicdanı kalmaz” sözünü hatırlamak gerekiyor.
Bir şehrin yeniden inşası kolay değildir; bir şehri yeniden inşa eden emeği görmezden gelmek ise daha da zordur. Ünal Ateş gibi başarılı bir İl başkanından beklenen, yüreğini ortaya koyarak yapılan hizmetlerin hakkını teslim etmesiydi. Ama olmadı. Ne diyelim, vicdan konuşmadıysa, tarih konuşur.
Bir soru da, Muhalefet kanalına sormak lazım: Yapılan binlerce konut, tamamlanan projeler, yeniden kurulan hayatlar neden sizin haber bülteninizde yer bulmuyor? İnsanların umutlarını yeşerten bu hizmetleri görmek, duyurmak sizin göreviniz değil mi? Ama tabii ki bu tarafsızlık bir lüks; ama O kanallar eleştiri üzerinden siyaset yapmayı seçiyor.
Gerçek gazetecilik, göz önündeki “kolay” eleştiriyi değil, sahadaki “zor” gerçekleri de gösterebilmektir. Ama belli ki onların kamerası, yapılanı değil, eksik kalanı çekmeye odaklanmış. Bir şehri yeniden ayağa kaldıran emeğe sırtını dönmek ise en büyük adaletsizlik.
Kahramanmaraş’ta sadece sorunlarla değil, umutlarla da dolu bir tablo var. İnsanlar verilen sözlerin tutulduğunu ve zamanla her şeyin daha iyi olacağını biliyorlar. Yiğidin hakkını yemeden, yapılanları takdir etme zamanı geldi. Çünkü bir şehri yeniden inşa etmek, sadece hükümetin değil, hepimizin sorumluluğudur.
Unutmayalım: Hizmeti görmek, yürek ister.