ANKARA, AA

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Spor Salonu’nda düzenlenen AK Parti 8. Olağan Büyük Kongresi’ndeki konuşmasına, kongrenin partilerine, ülkeye ve millete hayırlı olmasını dileyerek başladı.

Kuruluşundan bugüne AK Parti teşkilatının her kademesinde mesai harcayan, partiye maddi manevi katkı veren, alın teri döken herkese şükranlarını sunan Erdoğan, “Merhum Mehmet Akif İnan’ın ‘Kim demiş her şeyin sonudur ölüm, destanlar yayılır mezarlarımızdan’ ifadesinin şahıslarında vücut bulduğu tüm dava arkadaşlarımıza Allah’tan rahmetler diliyorum. Rabbim ruhlarını şad, mekanlarını inşallah cennet eylesin.” İfadesini kullandı.

“Bizim okuyacağımız tek marş İstiklal Marşı’dır”

Erdoğan, konuşmasında Dede Korkut’tan alıntılar yapan Erdoğan, şöyle konuştu:

“Bizim ram olacağımız tek merci Türk milletidir. Bizim içinde yaşamaktan şeref duyacağımız tek devlet Türkiyemizdir. Bizim okuyacağımız tek marş İstiklal Marşı’dır. Bizim gölgesinde güven bulacağımız tek bayrak, rengini şehitlerimizin mübarek kanından alan ay yıldızlı al bayrağımızdır. Bizim hayattayken üstünde, öldükten sonra altında huzurla yatacağımız tek yer, şehit kanlarıyla yoğrulmuş kutsal vatan topraklarımızdır. Bizim uğruna varlığımızı feda etmekte bir an bile tereddüt etmeyeceğimiz tek değerimiz itikadımızdır, imanımızdır, inancımızdır. Bizim dünyanın her bir köşesine taşımak için koşturacağımız tek ülkümüz adalettir, hakkaniyettir, insanlıktır. Gerisi günlük hayatın gaileleri içinde hepimizin yaşadığı, yaşayacağı teferruattır.”

“Kongreyi yeni bir kilometre taşı olarak görüyoruz”

“Dün rahattık, bugün sıkıntı çekeriz, yarın yeniden rahata kavuşuruz. İman, irade ve azim varsa, Allah’ın izniyle, imkan da hep vardır.” Diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Önemli olan istikameti kaybetmemektir, yüreği karartmamaktır, halisane niyetleri bozmamaktır. Tabii bu duaya ‘Amin’ demek yerine, sırf kendi ihtirasları için Türkiye düşmanlarının senaryolarında figüranlık yapmayı tercih edenler de var. Siz onları çok iyi biliyorsunuz. Hırsın, gafletin, kibrin esiri olan o kifayetsiz muhterisleri ise aziz milletimin basiretine ve ferasetine havale ediyoruz. Biz, ‘Niyet hayır, akıbet hayır’ sözünün kılavuzluğunda gönül verdiğimiz bu güzel sevda yolunda kararlılıkla yürümeyi sürdüreceğiz. Türkiye Yüzyılı’nın bu ilk kongresini de işte bu uzun yolculuğun yeni bir nefeslenmesi, tazelenmesi, yeni bir kilometre taşı olarak görüyor, kongremizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyoruz.”

“Partimizin politikaları dinamik, kadroları değişken”

Erdoğan, “AK Parti kurulduğu günden bu yana 24 yıldır, kendini sürekli yenilemeyi, değiştirmeyi, geliştirmeyi, yükseltmeyi başaran bir siyasi teşekküldür.” Dedi.

Bu kapsamda 8. Olağan Kongre sürecinde il başkanlarının dörtte üçünün, ilçe başkanlarının üçte ikiye yakınının değiştiğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

“Partimizin tüm kademelerinde hem bayrağı devreden hem de bayrağı devralan arkadaşlarımızdan, her zamankinden daha çok, daha azimli, daha gayretli, daha verimli çalışmalar bekliyoruz. Hiç şüphesiz en büyük görev, sorumlusu oldukları birimin yöneticisi sıfatıyla ana kademe kadrolarımıza düşüyor. Partimizin ülkemizde tüm hanelere girebilmesini sağlayan lokomotif teşkilatımız olan Kadın Kollarımızdan daha fazla gayret göstermelerini istiyorum. Türkiye’yi önce 2053, sonra 2071 vizyonlarıyla buluşturacak olan geleceğimizin teminatı sevgili gençlerimizden talebim; gençliğin tüm dinamizmini partimize taşımalarıdır. Gençler bu öyle bir sevdadır ki, burada isimler fanidir, baki olan tek şey davadır. Partimizin politikaları dinamik, kadroları değişken ama ilkeleri sabittir. İşte bu anlayışla AK Parti bayrağını ilk açtığımız günden beri, köklerimize ve kurucu değerlerimize bağlı bir şekilde yükseltmeye devam ediyoruz.”

“Bu başarıya çilingir sofralarında ulaşmadık”

Erdoğan, dünyada başka hiçbir topluma nasip olmayan sağlam bir temele sahip olduklarını unutmadan, yönleri hep geleceğe, başları hep yukarıya dönük şekilde yollarında kararlılıkla yürümeye devam edeceklerini vurgulayarak, şunları söyledi:

“Bakınız burada şu hakikati çok net ifade etmek isterim, biz, Anadolu’ya bin yıl önce yeni değil, yeniden geldik. Gerektiğinde alın terimizle, gerektiğinde al kanımızla, enbiya yurdu olan bu toprakları kendimize vatan eyledik. Alparslan’dan Fatih’e, Yavuz’dan Gazi’ye, Menderes’ten Özal’a kadar bu davanın yol başçılarının hepsi de işte bu şuurla millete hizmet etmiştir. ‘Fıtrat değişir sanma, bu kan yine o kandır’ diyen şair, işte bu onlarca asra sari hakikate gönderme yapıyor. Eskiler, ‘Köküne küs ağaç yeşermez’ derler. Biz de milletçe köklerimize öyle sarılacağız ki dallarımız şıvgaya dursun, kollarımız göğe doğru uzansın. Kökünden kopan toplumların, rüzgarda savrulan kuru yapraklar gibi nasıl kaybolup gittiğini asla aklımızdan çıkarmayacağız. Önümüzdeki Ağustos’ta 24 yaşını bitirip gürbüz bir delikanlı olarak mücadelesine devam edecek AK Parti’nin gerisindeki gücü, sırrı, hikmeti merak edenlerin bakacağı yer, işte bu köklerdir.

Üye sayısıyla, dünyanın en büyük partileri sıralamasında ilk 5’te yer alan bir siyasi kuruluşuz. Bundan 4 ay önce, iktidardaki 22 yılımızı şanla, şerefle, dünya siyaset literatürüne geçen muazzam bir başarıyla tamamladık. Bu eşsiz başarıya, öyle çilingir sofralarında kadeh tokuşturarak, kaynağı belirsiz balya balya paralardan kuleler yaparak ulaşmadık. Bu tarihi başarıyı aziz milletimizin umutlarını, beklentilerini, hayallerini siyasete taşıyarak yakaladık.”

“Gönülleri kazanarak 22 yıldır iktidardayız”

Erdoğan, millete hizmet yolculuğuna başlarken, “Artık Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” dediklerini ve bunda da muvaffak olduklarını dile getirerek, şunları kaydetti:

“Önce davamızın gücünü ülkemizin gücü haline getirdik, sonra ülkemizin gücüyle bölgesinde ve dünyada lider bir Türkiye inşa ettik. Yola çıkarken kimse bize gül bahçesi vadetmemişti. Biz o gül bahçesini kendi ellerimizle adım adım kendimiz kurduk. Kapı kapı dolaşarak, köy köy gezerek, gecemizi gündüzümüze katarak, nice tuzağı bozarak, nice engeli, nice bariyeri aşarak, gönül bahçelerine diktiğimiz gülleri tek tek suladık, besledik, büyüttük. Gençlerimizin özellikle şuraya dikkat etmesini istiyorum. Gençler, bakın, biz sadece seçimleri kazanarak değil, asıl gönülleri kazanarak 22 yıldır iktidardayız. Hanelerden önce gönüllere girdiğimiz, tek tek gönülleri fethettiğimiz için 22 yıldır Türkiye’nin kaptan köşkündeyiz. Bir gönül kazandıysak, bir gönül yaptıysak, bu milletin gönül sarayında kendimize bir yer bulabildiysek bu bize şeref olarak yeter diyoruz. Bu gerçeği hiçbir zaman unutmadık ve unutmayacağız.”

“Milletin partisi olarak doğduk, büyüdük ve bugünlere kadar öyle geldik”

Yurt genelinde sıcaklıklar artacak Yurt genelinde sıcaklıklar artacak

Erdoğan, Ankara Spor Salonu’nda düzenlenen AK Parti 8. Olağan Büyük Kongresi’ndeki konuşmasında sözüne, ahdine ve kavline sadık bir kadro olarak nereden geldiklerini, kendilerine dua eden ak yüzlü, ak saçlı, ak sakallı büyükleri hiçbir zaman unutmayacaklarını ifade etti.

Milletin çizdiği rotadan çıkmayacaklarını, milletle aynı istikamette omuz omuza yürümeye devam edeceklerini dile getiren Erdoğan, “Biz gökten zembille inmedik. Pazarlık masalarında kurulmadık. Siyaset ve toplum mühendisliğinin ürünü olarak sahneye çıkmadık. Milletin partisi olarak doğduk, büyüdük ve bugünlere kadar öyle geldik.” Diye konuştu.

Samimiyetten, dürüstlükten en küçük bir taviz vermeden, milletin heyecanını, coşkusunu, umutlarını çoğaltmak için siyaset yaptıklarını belirten Erdoğan, kendi başarısızlıklarının faturasını seçmene kesen kibirli siyaseti, hiçbir zaman kapılarına yaklaştırmadıklarını, eksiklerini, kusurlarını, hatalarını örtmek yerine, bunları giderecek, daha iyisiyle telafi edecek güçlü bir iradeyle milletin karşısına çıktıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün de iç muhasebelerini cesaretle ve özgüvenle yaptıklarına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

“Şurayı da önemle vurgulamak istiyorum. AK Parti’ye düşmanlık edenler başka örneklere bakıp, hep bu hareketin dağılmasını, yıkılmasını, sendelemesini, tökezlemesini beklediler. Zorluklar karşısında yılmamızı, tehditler karşısında sinmemizi beklediler. Milletin namusumuza emanet ettiği iradesine ihanet etmemizi beklediler. Vesayetçilere boyun eğmemizi, para babalarına teslim olmamızı, zulüm karşısında sessiz kalmamızı beklediler. Bütün umutlarını AK Parti’nin zayıflamasına, AK kadroların yorulmasına bağlayanlar, dikkatinizi çekiyorum, 14 Ağustos 2001’den beri bekliyorlar. Daha çok bekleyecekler. Onları bekletmeye devam edeceğiz. Şeytanla nöbetleşe sürdürdükleri bu bekleyiş, inşallah ilanihaye aradığını bulamayacaktır.”

“Türkiye’ye ağır bedeller ödeten sömürü düzenine son verdik”

Türkiye dönüşerek gelişip, gelişerek büyürken zaman zaman durup, ibret nazarıyla eski Türkiye’yi düşünmek ve hatırlamak gerektiğinin altını çizen Erdoğan, bu ülkede sivil siyasetin yıllarca vesayetin gölgesi altında olduğunu anımsattı.

Erdoğan, demokrasinin tepesinde on yıllar boyunca kara bulutların dolaştığını hatırlatarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin iradesinin özellikle belli dönemlerde gasbedildiğini, yok sayıldığını “milletin egemenliği” ilkesinin sadece lafta kaldığını anlattı.

Seçimle gelen hükümetlerin kimi zaman darbeyle, kimi zaman baskıyla, kimi zaman gazete manşetleriyle görevden uzaklaştırıldığını aktaran Erdoğan, 27 Mayıs’tan 12 Mart’a, 12 Eylül’den 28 Şubat’a hep bunun yaşandığını kaydetti.

Erdoğan, ülkenin seçilmiş başbakanının, bakanlarının idam edildiği günlerin görüldüğünü, fidan gibi delikanlıların son nefeslerini idam sehpalarında verdiğini, sağ-sol, Alevi-Sünni denilerek sokakların kan gölüne çevrildiği kapkara günlerin görüldüğünü belirtti.

Siyasi istikrarsızlığın beslediği ekonomik krizlerle milletin fakirleştirildiğini, ülkenin zayıflatıldığını, böylece Türkiye’nin küresel rekabetin dışında tutulduğunu ifade eden Erdoğan, her 10 yılda bir işletilen darbe mekaniğiyle milli irade çalınırken Türkiye’nin aynı zamanda altın değerinde yıllarını kaybettiğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizi yıllarca üçüncü sınıf demokrasiye, üçüncü sınıf ekonomiye mahkum ve mecbur ettiler. ‘Yeter, söz de, karar da milletindir’ diyerek, Türkiye’ye ağır bedeller ödeten işte bu sömürü düzenine son verdik. Attığımız kararlı adımlarla, reform çalışmalarımızla, iç ve dış vesayet odaklarına karşı canımız pahasına verdiğimiz mücadeleyle Türkiye’ye politik ve ekonomik bağımsızlığını kazandırdık.” İfadesini kullandı.

“Türkiye Yüzyılı’nı inşa ederken, muhalefeti dönüştürme görevimizi yerine getirmekten kaçınmayacağız”

Türk demokrasisinin çevresindeki kirli ve yoğun kuşatmanın çok partili hayata geçildiği günden beri tam manasıyla kırılmadığına işaret eden Erdoğan, bunun da en büyük sebebinin iktidara gelebilmek için her yolu mubah, her yöntemi meşru gören çarpık muhalefet anlayışı olduğuna dikkati çekti.

Erdoğan, “Ülkemizde muhalefet, maalesef, sürekli demokrasi krizi çıkartarak, sandıkta alamadığı yetkiyi iç ve dış güçlerden devşirme hevesinden hiç vazgeçmemiştir. Öyle ki bu tavır, demokrasiyle taban tabana zıt şekilde muhalefetin asli ve tam zamanlı mesaisine dönüşmüştür. Muhalefetin seçim kazanmak için terör örgütleriyle, antidemokratik güç merkezleriyle işbirliği yapacak kadar gözünü karartması, ülkemizi ‘toksik demokrasi’ sorunuyla karşı karşıya getirmiştir. Bu sorunla özellikle son iki seçimde ciddi biçimde muhatap olduk.” Dedi.

Sözde ittifak ve uzlaşı süreçlerinin şeffaf olarak değil, kapalı kapılar ardında kurulan pazarlık masalarında yürütüldüğünü hatırlatan Erdoğan, devletin stratejik kurumları, bakanlıkları, belediye başkanlıkları, belediye meclis üyeliklerinin Pazar tezgahındaki bir ürün gibi alınıp satıldığını kaydetti.

Demokrasinin sağladığı imkanların, kariyerist menfaatperestler tarafından demokrasiyi zehirlemek, milletin iradesine pusu kurmak için kullanıldığını ifade eden Erdoğan, daha iki sene öncesinde ülkeyi beraber yönetmeye talip olanların daha sonra gırtlak gırtlağa kavgaya tutuştuğunun hep beraber takip edildiğini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, demokrasi etiğiyle bağdaşmayan bu düzenbazlıkların siyaset kurumunda yol açtığı güven bunalımının menfi etkilerinin halen hissedildiğini belirtti.

Gelinen noktada şunun çok net biçimde görüldüğünü dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Demokrasiyi, üzerine terör ve hırsızlık gölgesi düşürerek zehirleyen, iftirayı ve çarpıtmayı siyasal iletişimin merkezine yerleştiren, hakikatle ilişkisi her geçen gün daha da kopan bir muhalefet sorunumuz vardır. AK Parti’nin olduğu yerde çözümsüzlüğe de umutsuzluğa da milli iradenin üstünlüğüne halel getirecek herhangi bir girişime de yer yoktur. Ülkemizin ve milletimizin her meselesinin çözüm adresi gibi, bu toksik demokrasinin panzehiri de AK Parti ve Cumhur İttifakı’dır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, hem vesayetin, hem siyasi istikrarsızlığın, hem de toksik demokrasinin önündeki en büyük engeldir. Türkiye Yüzyılı’nı inşa ederken, muhalefeti dönüştürme görevimizi de adım adım yerine getirmekten kaçınmayacağız. Bunu da, hep olduğu gibi siyasetin er meydanında yapacağız.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AK Parti, kurulduğu günden bu yana 24 yıldır kendini sürekli yenilemeyi, değiştirmeyi, geliştirmeyi, yükseltmeyi başaran bir siyasi teşekküldür. 8. Olağan Kongremiz sürecinde il başkanlarımızın dörtte üçünün, ilçe başkanlarımızın üçte ikiye yakınının değiştiğini görüyoruz. Ülkemizin ve milletimizin her meselesinin çözüm adresi gibi, toksik demokrasinin panzehiri de AK Parti ve Cumhur İttifakıdır.” İfadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, hem vesayetin hem siyasi istikrarsızlığın hem de toksik demokrasinin önündeki en büyük engeldir. Demokrasiyi üzerine terör ve hırsızlık gölgesi düşürerek zehirleyen, iftirayı ve çarpıtmayı siyasal iletişimin merkezine yerleştiren muhalefet sorunumuz var.” Dedi.