Kanal 46 başyazarı Mesut Tuğrul, bugünkü yazısında, ''Mehmet Kanbur’la iğnenin deliğinden Bağdat’ı görmek'' başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Mado’nun kurucusu,
Sadece Ülkenin değil Dünyanın dondurma kralı
Mado Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kanbur…
Geleneklerine bağlı yaşam stili ve kullandığı tuşlu telefon ile dünya dondurma piyasasını yöneten bu küçük dev adamın hayalleri bu ülkenin sınırları içerisine sığmıyor.
Maraş dondurmasını dünyaya tanıtan, Maraş ismini dondurmayla yan yana getiren yegâne isimdir Mehmet Kanbur…
Hani televizyonlarda Maraş Dondurması deyince, hangi şehre gidersek gidelim, yurt dışı da dahil bir köşede Kahramanmaraş Dondurması yazısını görünce gururlandığımız serüveni başlatan, ilk kıvılcımı çakan Mehmet, Atilla, Erdal Kanbur kardeşlerden söz ediyoruz.
Memleketin ismini kullanarak ün yapmıyorlar, memleketin reklamını yaparak sadece ülkenin değil dünyanın her köşesine kahraman şehrin ismini yazdırıyorlar.
Deprem sürecinde su konusunda yaşanan burukluk artık ‘Kol Kırılır Yen İçinde Kalır’ misali geride kalmalı.
İnsanların basiretleri bağlanabilir, yaptıklarını o an anlatamayabilir, bu onların memleketlerine olan bağlılıklarından, memleket insanlarına olan sevgilerinden en küçük taviz verdiği anlamına gelmiyor.
Okullar, burslar, cami derneklerine yapılan yardımlar, hastalara, garibanlara yapılan yardımlar unutulmamalı…
Bu adamlar deprem sürecinde kendilerini ifade edemediler, hala da edemiyorlar.
Deprem sürecinde kim üzerine düşeni yapabildi? Her kes bir tarafa dağılmadı mı?
Ayrıca; bu bir aklama yazısı değil, bu memleketin değerlerine sahip çıkma yazısıdır. Özellikle deprem sürecinden sonra şehrin yeniden ayağa kalkması, Mado gibi büyük değerlerle daha hızlı olur.
Mado’ya bir şey olursa Maraş’ın dondurmasına değil, Türk dondurması yara olmuş olur.
Bir marka kolay yetişmiyor; Rahmetli Kadriye annenin sabah 5’te kalkıp yaptığı baklavaları satarak işe başlayan bu muhteşem üçlünün (Mehmet, Atilla; Erdal Kanbur) oluşturduğu Mado, şimdi de Salep’i Maraş’tan çıkartarak dünya markası yapma peşinde…
Düşünsenize Maraş Salep’i ismini her yerde duyabileceksiniz.
Sizce her bir hemşerimin milli ve manevi duyguları kabarmaz mı?
Yazıma Mehmet Kanbur’un hayallerinden söz ederek başlamıştım.
Kanbur; bir projesini, bir hayalini anlatırken onu zihninde canlandırıyor, o anı yaşıyor.
8-10 yıl önce Kahramanmaraş’ı keçi sütü ürünlerinde de, keçi ırkında da dünya markası yapacaktı. Bunun için bölge halkına 25’şer keçi hediye etti ve sütünü alma garantisi verdi. Bölge halkının çoğu keçileri ya kesti yedi, yada sattı yedi….
Eğer bu proje tutsaydı; keçi anlamında da Maraş bir dünya markası olabilirdi.
Uzun zamandır da bölge halkına salep fideleri vererek alım garantisi sağlıyor, kendi çiftliğinde üretim yaparak deneme yapıyor ve bunu da üretim yapmak isteyen bölge halkıyla paylaşıyor.
Tüm ürettiği ürünlerin hammaddelerini önce kendi memleketindeki yöre insanlarından sağlamaya çalışıyor.
Şimdi ise Salep’in üzerinde çok duruyor. Bu kez zannedersem olacak…
Siz hiç salepli tarhana çorbası içtiniz mi?
Hiç, salepli bal kabaklı sütlaç yediniz mi?
Hiç, Salepli ve Kestaneli soğanlı pilavdan tattınız mı?
Türkiye’nin ünlü gurmelerini jüri üyesi yaptı, Salep Challenge (Değişim) parolasıyla Salebi özel yemeklere sokmayı başardı.
Hayalleri olmayanın geleceği olmaz…
Mado’nun hayalleri var, şehrin geleceği var.
Kalın sağlıcakla
https://www.kanal46.com/