Misakı Milli ve Suriye

ABDULLAH ŞANLIDAĞ

İletişim: sanlidagatila@hotmail.com

  

Makaleyi yazmaya başladığımda, ajanslar “Suriye’de bir devir kapandı! Beşar Esad kaçtı, 61 yıllık Baas rejimi çöktü” şeklinde haberler geçiyordu.

Suriye’de huzur, istikrar ve kalıcı barışın sağlanması gerekiyor. Yıllardır vekalet savaşlarının parçaladığı Suriye’de muhalifler Halep’i ele geçirdi, Şam’a doğru ilerliyorlar. Artık bundan sonra Esad ve zalim rejimi hiç kimse kurtaramaz.  Reisin de belirttiği gibi, parçalanmış bir Suriye’de Halep’i yüzüstü bırakmak olmazdı. Türkiye her fırsatta Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olduğunu ve kalıcı barışın sağlanarak, Suriyeli mülteci kardeşlerimizin güvenli bölgelere yani ülkelerine dönmeleri gerektiğini ifade ediyor.

Türkiye’nin güney sınırlarında Suriye’nin kuzeyiyle Musul ve Kerkük dahil Irak’ın kuzeyini kapsayan bölgeye Misak-ı Milli diyoruz. Suriye’de oluşan yeni durumdan sonra yine bu kavramı dillendiriyoruz. Ancak ben yine de Ak Parti iktidarının Suriye ve Irak’tan bazı toprakları Türkiye’ye dahil etmek gibi bir planın olduğunu düşünmüyorum. Bu sınırlardan ülkemizi tehdit eden terör örgütlerini görmezden gelemeyiz.

SURİYE’DE NELER OLUYOR?

Muhaliflerin Halep başta olmak üzere Suriye’deki bazı bölgeleri ele geçirmesi ve rejimi devirmeleri, hem mültecileri ve hem de bizleri sevindirdi. Tahrir el-Şam’ın yaptığı operasyonlar sonucu, ortaya yeni bir tablo çıktı. Tabii tüm bu olup bitenleri, bölgede Türkiye’nin rolüne ve Erdoğan’ın uzattığı elin havada kalmasının sonucuna bağlayabilir miyiz? Erdoğan Esad’a barış çağrısı yaptı, Esad buna duyarsız kaldı. Erdoğan’ın Esad’a yaptığı barış çağrısı ile Devlet Bahçeli’ nin “Kürtler ile barışma” yolundaki dillendirdiği söylem, Kürt sorununa ilişkin kapanmamış bir parantezin yeniden açılması olarak yorumlanabilir.

Şöyle de söyleyebiliriz: Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG)

Halep’ ten Hama’ya doğru giden boyutu düşünüldüğünde bütün hesaplar yerle bir olduğunu söylemek mümkün. Bundan sonraki süreçte Esad ile bir pazarlık durumunun olacağını pek sanmıyorum. Bölgenin aktif ve belirleyici gücü HTŞ oldu.

Geçen haftaki yazımda Ortadoğu’da dengelerin değişebileceğini zikretmiştim. Suriye’de bundan sonra ne olacağı sorusu önemli. Oluşan tabloya bakarak fotoğrafın bütününü yorumlamak için henüz erken. Her şey çok sıcak ve bölgede vekalet savaşı yürüten aktörler henüz kartlarını açmadılar. Şu anda İsrail Gazze, Gazze Lübnan sonrasında yeni bir cephe açılıyor. Hiç kuşkusuz muhaliflerin Şam’ı almaları ve Kuzey Suriye’de PKK/YPG’ye karşı başlattıkları operasyonlar, Suriye’yi tekrar gündemimize taşıdı.

Soru şu: “Suriye muhalefetini, dört yıl aradan sonra Halep, Şam, İdlib, Tel Rıfat ve Hama’ya saldırı yapmaya zorlayacak ne tür şeyler yaşandı ki Suriye meselesi Gazze ve Lübnan’dan sonra yeniden dünyanın gündemine oturdu?

Suriye’de Rusya, İran ve Esad rejiminin 2018, 2019 ve 2020’de imzalanan anlaşmalara uymayarak saldırılarına devam etmeleri, bu gelişmeleri tetikledi. Ayrıca İran ve Rusya’nın kendi dertlerine düşmelerinden dolayı Suriye’ye destek sağlayamamış olmalarından da faydalanan muhalifler, Esad rejimini devirip, yönetimi tamamen ele geçirebilirler.

İran’ın Lübnan ve Hizbullah üzerinden, Rusya’nın da Ukrayna savaşı ile süren yoğunluğu ve gerginlikleri nedeniyle, Suriye rejimine silah yardımında bulunamadılar. Bu makaleyi gazeteye gönderinceye kadar İran ve Rusya’nın Suriye muhaliflerine yönelik herhangi bir saldırısı henüz olmadı. Bundan sonrasında ki süreçte Rusya ve İran’ın, muhaliflere yönelik nasıl bir strateji izleyeceklerini hep birlikte göreceğiz.

Suriye’de oluşan yeni tabloda, süreci etkileyen birçok faktörden bahsedilebilir. Uluslararası arena Türkiye’nin taraflar ile gerçekleştirdiği diplomasi trafiğine şahit. Türkiye’ nin Esad rejimine uzattığı elin reddedilmesi hiç kuşkusuz çok konuşulacaktır. Şu anda Türkiye’nin hem sahada hem de masada elini güçlendirecek gelişmeler yaşanıyor. Türkiye artık Güney sınırında barış, istikrar ve PKK teröründen arındırılmış bir bölge istiyor. Bu da en tabii hakkıdır.

Suriye’deki operasyonları biraz da bu açıdan değerlendirmek gerekiyor.

Tayyip Erdoğan’ın Esad’a yaptığı barış çağrısı, Suriye rejiminin ıslahı yönünde atılmış bir adımdı. Şimdi o parantez kapanmış oldu. Yeni bir Suriye inşa ediliyor, haydi hayırlısı.

www.yeniakit.com.tr