MUTTALİP AKKUŞ
Zeytinyağı, asırlardır sofralarımızda sağlık ve şifa kaynağı olarak baş köşede yer alıyor. Ancak son günlerde ortaya atılan iddialar, bu kutsal mirasımızı sahtecilik kurbanı yapma riskiyle karşı karşıya bırakıyor.
Akdeniz Bölgesi’nde faaliyet gösteren bazı zeytinyağı fabrikalarının üretimden arta kalan zeytin posalarını üçüncü şahıslara sattığı ve bu posalardan sahte zeytinyağı üretildiği iddiaları, tehlikenin boyutlarını gözler önüne seriyor.
ŞİFA SOFRALARDAN ZEHİRE
Edinilen bilgilere göre, zeytin posalarına pamuk yağı, kanola yağı ve diğer ucuz bitkisel yağlar ekleniyor, ardından kimyasal esanslarla zeytinyağına benzetiliyor. Sofralarımıza koyduğumuz şifa kaynağı bir anda sağlığımızı tehdit eden bir zehire dönüşüyor. Halkın sağlığı ve güveni sahtekârların ellerinde oyuncak ediliyor.
HAKİKİ EMEK VE SAHTEKÂRIN UCUZ OYUNU
Bir litre hakiki zeytinyağı üretmek için 5 kilogram zeytin harcayan üreticiler, sahtekarların 5 kilogram zeytin posasından 5 kilogram sahte zeytinyağı çıkardığını anlatıyor. Bu korkunç gerçek, emeğin ve sahteciliğin arasındaki uçurumu acı bir şekilde gözler önüne seriyor.
Çiftçilerin ifadelerine göre, hakiki bir litre zeytinyağı çiftçiye 300 TL’ye mal oluyor. Ancak sahte yağların 150 TL’nin altında satıldığını görmek mümkün. Ucuz fiyatlarla tüketiciyi yanıltan bu sahte ürünler, yalnızca ekonomik bir kayıp değil; aynı zamanda ciddi bir sağlık riski.
YETKİLİLERE ÇAĞRI: DENETİMLER YETERSİZ Mİ?
Bu skandalın ardından gözler yetkililere çevriliyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bu süreci ne kadar yakından izlediği merak konusu. Sağlık Bakanlığı ise sahte zeytinyağlarının halk sağlığı üzerindeki etkilerini derinlemesine araştırmalı.
Hatay, Kahramanmaraş ve çevre illerde denetimlerin artırılması artık kaçınılmaz bir ihtiyaç. Zeytinyağı üretim tesislerinden piyasaya kadar uzanan zincirde etkin bir denetim yapılmadıkça, bu sahtecilik sona ermeyecek.
SAHTECİLİĞE KARŞI CAYDIRICI YAPTIRIMLAR ŞART
Sadece denetim yeterli mi? Kesinlikle hayır! Sahtecilikle mücadelede caydırıcı cezalar olmazsa, bu işin önü alınamaz. Halkın sağlığını hiçe sayanların “bir para cezasıyla” kurtulması kabul edilemez. Daha sert ve kararlı adımlar atılmalı; bu işin bedeli yalnızca ekonomik değil, hukuki de ağır olmalı.
TÜKETİCİ NE YAPABİLİR?
Bizlere düşen görev de büyük. Öncelikle, ucuz zeytinyağlarına karşı dikkatli olmalıyız. Hakiki zeytinyağının belli bir maliyeti vardır; 150 TL’nin altında satılan yağlara güvenmeyin. Şüphe duyduğunuz ürünleri ilgili mercilere bildirmekten çekinmeyin.
Hakiki zeytinyağı almanın en güvenli yolu, çiftçilerden ya da güvenilir markalardan doğrudan temin etmektir. Kaliteden ödün vermeyin; sağlığınızı riske atmayın.
SOFRALARIMIZI KORUMAK HEPİMİZİN GÖREVİ
Zeytinyağı sahteciliği, yalnızca bireysel bir sorun değil, toplumsal bir krizdir. Hepimiz bu konuda bilinçli olmalı, yetkililerden etkin önlemler talep etmeliyiz.
Unutmayalım, sofralarımıza güvenle koyabileceğimiz bir zeytinyağı için mücadele etmek hepimizin sorumluluğudur. Şifa kaynağı olan zeytinyağımızın zehre dönüşmesine izin vermeyelim. Bugün bu konuda sessiz kalırsak, yarın sağlık sorunlarıyla baş başa kalabiliriz.
Şimdi harekete geçme zamanı! Sofralarımızı, sağlığımızı ve geleceğimizi korumak için birlikte hareket etmeliyiz.
WWW.ANADOLUPRESS.COM