Suçlu arıyor isek: Hepimiz...

Suçlu arıyor isek: Hepimiz...

Şimdi bizde gelenek olmuş.

Aileden, apartmana-siteye; sokaktan, mahalleye; ilçeden, bölgeye-ülkeye...

Hemen her kesimde nedense her yanlışa, olumsuza suçlu ararız.

Bu durum her nedense gelenekselleşmiş bir halimiz olmuştur.

Haaa...

Suçluyu bulmakta o kadar kolay.

Zayıf olan, savunmasız olan hep suçludur.

Ben, sen, o.

Biz, siz, onlar.

Aramızda kalsın da hepimiz suçluyuz.

Kahramanmaraş tarihine 6 Şubat bir kara gün olarak geçti.

O gün saat 04.17 ve 13.26’da Pazarcık ve Elbistan merkezli yaşanan ve 11 ili kapsayan depremin acıları devam ediyor.

Hep suçlu aradık ilk günden sonra.

Hiç kendimize bakmadık.

Sade bir vatandaş olarak “konuştuk, durduk”.

Şikayetçimiz, bürokratlarımız, yöneticimiz, iş dünyamız, sokaktaki vatandaşımız, esnafımız, öğrencimiz, öğretmenimiz, gazetecimiz...

Aklınıza kim gelirse o suçludur.

Gerçeği söylemekten korkan bir toplum olduk.

“Bana değmeyen yılan bin yaşasın” ilkesini bir kenara bırakıp “Yılanın başını küçükken ezmeyi” kabul etmedik.

Hep şunu yaptık:

Yat, yat, uyu... Nerede gelir bunun suyu...

Uyu, uyu. Yat.. Oh, be ne rahat...

Tıngır mıngır yoluna ölüm, kuru boş gadanı alım...

Biraz cesur olalım.

Konuşalım.

Yeni Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nin açıklanmasının ardından kaç bakan geldi bu şehre?

Hangi bakan, hangi derdimize çare oldu?

Meslektaşlarımız hep dert yazıyor. Gelenlerin durumunu yazıyor.

Sonrası boş. Gerisi sarhoş...