Çin Bilime Önem Vererek Gelişmiş
Çin’de üç kez bulundum. İlk kez 2005 yılında, başkent Pekin’deki Beijing Conference Center’da yapılan Uluslararası 15. Bitki Besleme Kongresi’ne katıldım (Ortaş, 2005 a ve b). İkincisi, Kasım 2018 tarihinde, bu kez Wuhan’daki Huazhong Tarım Üniversitesi’nde düzenlenen Turunçgil Beslenmesi Sempozyumu’nda iki gün ders vermek üzere davet edilmiştim (Ortaş 2029). Son gidişim ise 4-7 Eylül 2024 tarihleri arasında Linyi kentinde düzenlenen 50. CIEC Uluslararası Gübre Konferansı’nda açılış konuşması yapmak üzere davet edilmemle gerçekleşti. Bu arada, kongre düzenleme komitesindeki Çin Bilim Akademisi Üniversitesi (UCAS) Başkan Yardımcısı, bitki besleme uzmanı Prof. Yanfen Wang, kongreye katılacağımı görünce şahsıma yazdı ve 9-11 Eylül 2024 tarihleri arasında UCAS tarafından organize edilecek International Workshop on Soil Health in Arid Regions (Arid Koşullarda Uluslararası Toprak Sağlığı) toplantısına katılmam ve ardından lisansüstü öğrencilerle bir dizi seminer ve ders vermem için davet etti. Dünya 50. Gübre Kongresi’ne davet edilen bilim insanları arasında benimle birlikte Kamerunlu, Cezayirli ve iki Alman bilim insanı daha vardı.
Önceki iki ziyaret sonrası gördüğüm gelişmeleri geniş bir şekilde yazarak kamuoyuyla paylaştım. Linyi Üniversitesi ve Dünya Gübre Organizasyonu tarafından düzenlenen CIFC50'den sonra, UCAS kampüsünde öğrencilere ders anlatmak için davet edildiğim Pekin’deki gözlemlerim ve aldığım notlardan, Çin’in beklediğimizden daha ileriye gittiği anlaşılıyor. Genel olarak basından öğrendiğimiz, Çin’in başta batılı ülkeler tarafından hızla büyüyen bir tehdit olarak görülmesidir. Türkiye’deki Çin algısı ise çoğunlukla kalitesi düşük ve ucuz ürün üretip dünyaya satarak fiyat istikrarsızlığına neden olmaları yönündedir. Uygur Türklerinin durumu ise dışarıdan pek bilinmez ve bizi de çok ilgilendirmez. Ayrıca, Çin’in serbest piyasaya açılmasına rağmen kapalı bir yönetim anlayışına sahip olması da dikkat çekici. Ancak son yıllarda ABD ve diğer gelişmiş batılı ülkelerle Çin arasında yaşanan ticaret temelli savaşlar, Çin’in kendi içinde başlattığı bilimsel gelişme ve teknoloji üretimi ile sorunlarını hızla çözerek yükselişe geçmesine yol açmıştır.