Öncelikle hoş geldiniz. Bu güzel röportaj için şimdiden teşekkür ederim. Dilersiniz sorularımıza geçelim.

Merhaba, sayın Ahi,

Kitabınızı konuşmadan önce okuyucularımıza kendinizden bahseder misiniz?

-Ben Antalya-Alanya Bayır köyü doğumluyum. Soy adamı aldığım köy.İlkokulu köyde, orta ve liseyi Alanya’da, eğitim enstitüsünü Denizli’de bitirdim. Eskileşir Anadolu Üniversitesi Türkçe bölümünde lisans tamamladım. 28 yıl öğretmenlik yaptım emekli oldum, görevdeyken bir yandan da yazdım ve kitaplarımı yayınlamaya başladım. Şu an Güncel Sanat dergisini ve Baygenç yayıncılığı yönetiyorum. Türkiye’de 36 kitabım yayınlandı. Bunlar öykü, şiir, araştırma ve çocuk kitapları üzerinedir.

Ayrıca Özbekistan’da 3, Kazakistan’da 1, Sırbistan’da 1. Rusya’da 1, İngiltere’de 1, İspanya’da 1 kitaplarım yayınlandı. Başka ülkeler ülkelerle de çalışmalarımız devam ediyor, yakında birkaç ülkede daha kitaplarım yayınlanacak.

Fd6F986F 24F7 4985 9858 43Be84A4Ba0A

Yönettiğim, kurucusu ve sahibi olduğum Güncel Sanat  dergisi 52 ülkeye ulaşan ve o ülkelerden de eser yayınlayan uluslararası 16 yıllık bir dergidir. Her yıl bulunduğum ilçe geçmişten gelen bar şairin adını yaşatmak amacıyla Kaygusuz Abdal öykü -şiir yarışması yapıyorum. Sahibi olduğum BaygençYayıncılıkta geniş yayın ağı olan ve sadece ülkemizden değil başka ülkelerden de eser yayınlayan bir kuruluş olup, 11 yıldırçalışıyoruz

Ulusal 25, uluslararası 12 ödül aldım. Sayısız uluslararası sempozyuma katıldım ve katılmaya devam ediyorum. Sayısız konferans verdim. ‘Okuma alışkanlığını kazandırma ve dilimizi doğru kullanma’üzerine konferanslara devam ediyorum.

Yazarlığa heveslendiğiniz  ilk anı  ya da dönemi anımsıyor musunuz? Sizi böyle meşakkatli bir yolculuğa çıkartan etkenlerden bahseder misiniz?

Belki klasik bir cevap olacak ama ilkokuldayken başladığım günlük tutmam bana ilerleyen yıllarda yardımcı oldu. Orta okuldayken Türkçe öğretmem şair Günay Karakandı. Benim için önemliydi. Günlük tutmam devam ederken yazmamda etken oldu bu süreç. Lisede okulun kısa dalga radyosunda sunucu idim 1972 yılında.Radyoda kısa yazarlardan şiirler ve kısa öyküler okurduk. Bu bana etken oldu. Neden benimde bir kitabım olmasın bir gün dediğimi hatırlıyorum. Lisede iki girişim yaptım, ama ekonomik şartlar buna izin vermedi. Birkaç kez okul radyosundan kendi yazdığım öyküleri okudum. Bunu fark eden öğretmenler;“yazarın adını neden söylemedin”, deyince bir yutkundun ve sonra, bunlar benim dedim. Olumlu karşılaşınca benim için yazmak artık bir tutku oldu diyebilirim ve böylelikle bu zamana geldim. 

Yazarken uyguladığınız belli rutinlerveya ritüeller var mı? Olmazsa olmazlarınız var mı? Örneğin çay-kahve içmek gibi.

 

Yazarken sessizlik benim için önemlidir. Özellikle yaz dönemlerinde daha verimli oluyorum kışınise okuma dönemine giriyorum. Araştırma kitaplarını yazarken kaynaklar için tüm kitaplar masamın üstünde olur. Birini açıp birini kapatmam hepsinin sayfaları kitap bitinceye kadar açık olur, ki odama o zamanlar kimseyi almam alırsam da masama dokundurtmam.

 

Size göre “şiir” nedir?

 

“Büyük Plan” Seyirciden Tam Not Aldı “Büyük Plan” Seyirciden Tam Not Aldı

Şiir, duyguların yoğunluğunun akla yazılıp kağıda dökülmesidir.

 

Bu kitabı keşke ben yazsaydım, dediğiniz bir kitap oldu mu? 

 

Olmadı ama Yakup Kadri’nin ‘Yaban’ romanı ile İtalyan yazar EdmondoDe Amicis’in‘Çocuk Kalbi’beni çok etkilemiştir. O dönemlerde olmak ve yazarı ile tanışmak isterdim.

 

İlk kitabınızı yazarken nereden esinlendiniz?

 

Ben köyde doğuğup büyüdüğüm için yaşadığım coğrafya etkilemiş olacak, ki ilk kitabın adı “Tohum”dur. Bu bir şiir kitabı, ama tarım üzerine şiirler değil yazılanlar. Köyden bakışta var, sevgide, toplumsal konularda var.

 

Edebiyat haricinde başka ilgilendiğiniz sanat dalları var mı?
 

Evet var; fotoğraf ve resim.Bu alanda 36 kez yurdumuzda ve yurtdışında sergi açtım.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey, takipçilerinize vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Yazmak için önce okumak gerek. Değerli bir yazar abimiz Osman Bolulu’nun bir sözü vardır. “Bin kitap okuyan ancak bir kitap yazabilir” diye. Bu söz bir abart gibi kabul edilmemeli, okumanın önemini anlatmak için söylenilen bir söz olarak bakmak gerekir. Okumak, çok okumak gerekir. Yoksa,“otobüste gelirken bir şiir yazdım şuna bakar mısınız” ya da “3 bin tane işim var”, deniyor bu da tekrardan başka bir şey olmaz.

 

Çok keyifli bir röportaj oldu, bu güzel sohbet için çok teşekkür ederiz.

Ben teşekkür ederim keyifli bir sohbet oldu. Dilerim okuyanlara bir parça edebiyat kokusu verebilmişimdir.