Allah; bireylerin ve toplumların mutlu ve huzurlu yaşamları için her kavme, buyruklarını ve uyarıcı peygamberlerini göndermiştir. Allah’ın buyruklarına uyan toplumlar, peygamberlerini rol model almışlardır ama zamanla insanlar kendi heveslerine uyarak ilahi buyruklardan ayrılmışlardır. Bu durum toplumları helaka götürmüştür. Bunun için Kur’an yeryüzünü gezip mücrimlerin nasıl helak olduklarının görülmesini ve ibret alınmasını istemektedir.
Cenâb-ı Hak, insanı yaratma aşamasında ‘’Ben sizin Rabbiniz değil miyim? ‘’ diye buyurmuştur. İnsan da hiç iç bari olmayan bu hitaba iradi olarak ‘’Evet sen bizim Rabbimizsin. ‘’ diye olumlu cevap vermiştir (A’raf.172). Aynı zamanda Rab olmasının gereği, kurallarını da bildirmiştir. İnsana sorumsuz yaratılmadığı hatırlatılmıştır.
Allah, Kur'an-ı Kerim'de; insanın dünya ve ahirete ait sorumluluklarını bildirmiştir. Birebir insanı sorumlu tutmuştur. Sorumluluklarını yerine getirmesi içinde akıl vermiştir. ‘’Bunlardan habersizdik. ‘’ dememeleri için, kitaplar ve peygamberler göndererek, önce bilgiler, öğütler vermiş, sonra da amellerine göre yargılayacağını bildirmiştir. Bunun için helak edilen geçmiş ümmetlere de uyarıcılar gönderilmeden cezalandırılmadığı bilgisi verilmiştir (A’raf,164,172). Dolayısı ile Kur'an-ı Kerim onlara; neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bildirmeden sorumlu tutmaz (Şuara:208-209;İsra:15;Kasas:47,59).
Kur'an-ı Kerim, gündelik hayatta dahi insanların kendi elleri ile kendilerini tehlikeye atmamasını istemektedir (Bakara:195). İnsanın; iyi veya kötü eylemlerinin sorumluluğunu bir başkasına yüklemek yerine, sorumluluğun bizzat kendisinde olduğunu bilmesidir. ‘’Kim doğru ve yararlı iş yaparsa, kendi iyiliği için yapmış olur ve kim de kötülük yaparsa kendi aleyhine işlemiş olur (41:46).’’ şeklindeki açıklamalar bizzat sorumluluğu insanın kendinde araması gerektiğini vurgulamaktadır. Aslında bu sorumluluk yalnız bireysel planda değil, toplumsal anlamda da geçerlidir. Kur'an-ı Kerim, geçmiş toplulukların helaklarını anlatırken kendi eylemlerinin sonuçlarına bağlamaktadır. Bir toplumda sadece iyi olmak yetmemektedir. Toplumun huzurunu bozan kişilerin, olumsuz tutum ve davranışlarının da engellenmesi gerekir (11:116-117). Kur’an’ın ifadesi ile ‘’İnsanlar kendi iç dünyalarını değiştirmeden Allah onların durumunu değiştirmez (15:11,8:53).’’ Bireysel ya da toplumsal sorumluluğun yalnızca geçmiş kavimlerle sınırlı olmadığını, hangi zaman ve mekân olursa olsun, insanın mutlak eylemlerinden sorumlu olduğu, kötülüklerin insanın kendinden kaynaklandığını hatırlatır.
Kur’an’a göre; karada ve denizde bireysel, toplumsal, küresel anlamda herhangi bir olumsuzluk varsa bunun tamamen sebebi insanların ürünüdür.
Kur’an bireysel ve toplumsal sorumlulukların sadece insanın kendini ilgilendirdiğini bildirir. Bir kişinin babasının, oğlunun ya da eşinin peygamber olmasının o kişinin kurtuluşu için yeterli olmayacağını vurgular. Bunun en dramatik misallerini Hz. Nuh (as) oğlu ve karısında, Hz. Lut(as) ‘un karısında (66:10-11), Hz. İbrahim(as) babasının durumunda görmekteyiz. Bu peygamberler inkârcı yakınlarının kurtuluşuna vesile olamamışlardır. Kur’an’a göre, hayır ve şer konusunda herkesin mahşerde baş başa kalacağı (40:17) hiçbir kimsenin diğerinin yaptığından sorumlu tutulmayacağı esastır. Bireysel ve toplumsal sorumluluk fertler için olduğu kadar toplumlar içinde gereklidir. Kur’an açık bir ifade ile ‘’Şimdi o toplumlar geçip gittiler; onların kazandıkları kendilerine yazılacak, sizin kazandıklarınız ise size yazılacak ve onların yaptıklarından siz yargılanacak değilsiniz (2:134).’’ buyurmaktadır.
Allah; insanı gücünün yetmediği hiçbir şey ile sorumlu tutmamıştır. İnsana maddi ve manevi gücünün üstünde sorumluluk yüklememiştir. Onu bilgi, kabiliyet ve maddi imkânları ile sorumlu tutmuştur. Sorumluluğun niceliğine ve niteliğine çok önem vermeden hiç kimseye zulmedilmeyeceğini bildirmiştir. Bir hardal tanesi kadar da olsa insanın yapıp ettiklerinin mutlaka karşılığını göreceğini bildirmiştir (14:51,21:47).
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz. Fert, toplum ve küresel anlamda bütün kötülüklerin temelinde insan var. İnsan; dürüst ve adil olursa onlara hiç kimse zarar veremez. Cenâb-ı Hak Kur'an-ı Kerim’de ’’Siz ey iman etmiş olanlar! Siz kendinizden sorumlusunuz. Sapkınlığa düşenler, eğer doğru yolda iseniz, size hiç zarar veremezler (5:105).’’ buyurmaktadır.
Kahramanmaraş İl Müftülüğü Eğitim Uzmanı
Mustafa SAYLAK