ABDULLAH ŞANLIDAĞ

İletişim: [email protected]

Eski çözüm sürecinden çok umutluydum. Akil adamların da dahil edildiği o hareket akamete uğratıldı ve sonuç alınamadı. Ancak geldiğimiz noktada Kürt sorununun, 2000 yılından önceki çok daha ileri noktalarda olduğunu söyleyebilirim. Öcalan’ın çağrısıyla yeni çözüm süreci başlamış oldu.

İki hafta önceki Akit’te yazmış olduğum makalemde, PKK başı Öcalan’ın örgüte yönelik çağrısına dair değerlendirmelerde bulunmuş ve şunları yazmıştım: «PKK’nın feshedilmesi ve silahların bırakılmasını isteyen Öcalan’ın bu çağrısına Kandil, Irak ve Suriye’deki PYD/YPG nasıl cevap verecek? Eğer Öcalan’ın örgüt üzerindeki etkisi devam ediyorsa, bize göre Kandil ve Suriye’deki örgüt yapılanmasının derhal feshedilmesi ve silahların bırakılması gerekiyor. Zira Öcalan da biliyor ki, şu andaki konjonktür, demokrasi dışındaki yöntemlere kapalı.”

Bahçeli’nin söylemi ve Öcalan’ın çağrısından sonra yeni çözüm süreci resmen başlamış oldu. Ancak beni tedirgin eden, örgüte dair bazı mihrakların, örgüt liderinin çağrısının YPG’yi kapsamadığına yönelik açıklamalarıydı.

Bir kez daha altını çizerek ifade edelim ki, Öcalan 27 Şubat’ta, kesin bir dille ve kararlılıkla (medyaya yansıtıldığı kadar) PKK’den silah bırakmasını ve kongresini toplayıp kendini feshetmesini istedi.

PKK, 1 Mart’ta, Öcalan’ın metnine bütünüyle katıldıklarını ve gereğini yerine getireceklerini söyledi. KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu “PKK’yi feshedeceğiz, hiç kimsenin tereddüdü olmasın” dedi. Tabi tüm bunlar güzel gelişmelerdi. Ama benim asıl endişe ve beklentim, PKK’nın Suriye kolunu temsil eden YPG/PYD, SDG’nin bu çağrıya nasıl karşılık vereceğiydi. Örgütünün silah bırakması gereken alanlar; Türkiye, Irak ve Suriye. Bunlardan hiç kuşkusuz en zor alan Suriye’dir. Türkiye’de PKK feshedilir ve DEM’lenerek yoluna devam eder.

Türkiye’de artık yapabileceği bir şey yok. Dolayısıyla örgüt mensuplarının bu hareketi feshetmesinden başka çıkar yolları yok. İyi de; Türkiye için asıl tehdit unsuru olan Suriye SDG/YPG’si neden çatlak ses verdi?

Belli ki Öcalan’ın çağrısı SDG/YPG’yi kapsamıyor. Mazlum (zâlim) Abdi, Öcalan’ın çağrısından büyük bir memnuniyet duyduklarını ama bu çağrının kendilerine değil PKK’ye dönük olduğunu açıklayınca, “eyvah!” dedim. Hâlbuki Sırrı Süreyya Önder’in de dediği gibi, çağrının ilkesel olarak PKK ile irtibatlı bütün grupları içermesi gerekiyordu. “PKK, PYD, YPG, SDG… Hangi isimle olursa olsun Irak’taki ve Suriye’deki bütün unsurları terör örgütüdür ve derhal silah bırakmalıdırlar. Şimdi çok önemli ve tehlikeli bir virajdayız. Suriye’deki oluşumu ve terör örgütünün, İsrail’in, İran ve Rusya›nın bölgede ne tür bir plan peşinde olduklarını iyi analiz etmemiz gerekiyor. Tabii öncelikle Suriye’de ülkenin her tarafına nüfuz eden, adaletiyle kaim merkezi bir otoritenin olması gerekiyor. Suriye’deki hükümet henüz çok yeni. Öncelikle tüm ülke halkının can ve mal güvenliğinin sağlanması gerekiyor. Adalet ve hukuka dayalı bir nizamın oturtulması şart. Küresel güçlerin Suriye’ye yönelik elbette hesapları olacaktır. Zulüm ve şiddet, kim tarafından yapılırsa yapılsın karşı çıkılmalıdır. Bu anlamda Lazkiye ve Tartus’ta yaşanan Alevi sivil katliamını kınıyorum. Haddinden fazla şiddet, gayedeki hikmeti yok eder. Bir belayı def etmeye çalışırken, başınıza yeni belalar almanıza gerek yok. Ahmet El Şara, “sivillerin kanını döken ve devletin verdiği yetkiyi aşanlardan hesap soracağız” dedi. Bunun gereği yapılmaz ise, yol olur. Kaotik ortama müsaade edilmemelidir. Asıl soru şu: Şara, Şam başta olmak üzere ülkenin tamamında adaleti, istikrarı, mal ve can güvenliğini sağlamadıkça, SDG silah bırakır mı? Sadece Aleviler değil, Suriye’de Kürtler de endişeli. Huzur ve güven ortamının tesis edilmesi şarttır. Tek sorumlu Şara’nın kontrolsüz güçleridir demiyorum. Elbette Esed rejiminin artıkları da sorumludur. SDG’yi silahsızlandırmanın yollarını aramak, öncelikle HTŞ’ye düşer. Bu grupları Suriye ordusunun içerisine alarak eritmek, görünürde en geçerli yoldur.

YPG, silah bırakıp Suriye ordusuna “entegre” olmayı kabul etti. Önemli bir gelişme. Suriye’de üniter bir devlet yapısı şarttır. Fakat PYD ile bu nasıl sağlanacak? Özerklikten dem vuran Abdi’ye ne diyeceğiz? Salih Müslim bu işin neresinde olacak? İlerleyen zamanlarda göreceğiz.

www.yeniakit.com.tr