GÖKHAN ÜNLÜ

Mart 2024 seçimlerimden bu yana adeta uzay mekiği kapsülü içerisinde zaman yolculuğu yapıyoruz. Siyasi liderler, genel başkanlar, il ve ilçe başkanları ve diğer kadrolar müceddet yapılanmasında başka bir deyişle restorasyon çalışmalarında diyebiliriz. 

Çocukluk dönemlerimizde fırıldak oyunu oynardık, yeni nesil bilmese de bugünkü telafuz ile adı topaç ya da fır döndüdür. Maalesef son zamanlarda ki oy kaybetmeler birçok siyasi lideri de benimsediği düşüncesinden ideoloji ve adını dava niye nitelendirdiği çıkar amaçlı yaklaşımdan öteye götürememiştir.

Bu odaklar millet'e ve devletin hiyerarşisine yarar dan çok zarar getirmiş, sonuçta yıllardır hekimlerin çare bulumadığı siyasi yaralara kurd girmiş ve bedenleri çürütmeye başlamıştır.

Bir yandan eleştiriler devam eder iken bizler halk ve toplum olarak gerçeklerin ve doğru kişilerin seçilmesinden yana değilde; menfaat ve çıkar odaklarının ve şöhret basamaklarının merdiven basamaklarını çıkmak için hedefledikleri oyunlarından asırlardır kaybetmedik mi? 

Milletin hayalleri bulut olmadı mı? Çocukların ellerinden kayıp Gökyüzünde kaybolan balonlarının renkleri solmadı mı?  Bu musibetlerin, kaybolan hayallerin suçlusu siyasal dezenformasyonlar mı yoksa bizler miyiz bir kaç dakika düşünmek ne kaybettirecek ki!

Yaşadığımız yüzyıl endüstri sanayisi, tıp, bilim, jeoloji, genetik alanlarında coşarken bizim siyasi partiler halen serüven peşinde, ellerindeki notları ya da dillerindeki kendilerince inandıkları reel olmayan davranışlar ve hukuksuz anlayış içerisindeki çekişmeler ve anlaşmazlıklarla bir yandan narkoz bir yandandan da zehirler enjekte edilmiyor mu?

Olumsuzlukların, fikirlerin, görüşlerin ayrımcılığı ve bozuk yapılanma ile kadrolaşmalardaki ben duygusu rotası ve işleyişi bozuk düzenlerde her ne kadar yürütülmeye çalışılsa da siyasal literatürlerinde istifalar ile son buluyor.

Lider olmak emek ister! Lider olmak vizyon ister! Lider olmak hoşgörü ister! Maalesef ki bizim toplumsal yapımızda da yazımda bahsetmiş olduğum velhasıl dediğim gibi yeri yok olmazsa olmazların doğruların doğru olanların gerçeklerin ne anlamı ne yeri var aslında bir ağır vasıta yada ticari araçların arkasındaki bir köşede yazdığı gibi " HATALI İSEM BU NUMARAYA BİLDİR! " yazdığıyla kalır hatalar ve kabahatler ise alışagelmiş  bir zincirin halkası olmuş adeta sözün bittiği kelimelerin kifayetsiz kaldığı çıkmaz sokak olmuş sonuç olarak yalan söyleyen siyasetçiler utansın ahlaklı dürüst siyasetin özüde doğru olan değil mi.

Ülkemiz genelinde olduğu gibi bu hafta içerisinde ahkâm kesen biz yapacağız siz ne yapabiliyorsunuz yapamazsınız diyen birçok Lider, siyasetçi ve parti başkanlarını hatta ve hatta belediye başkanlarını duyduk.  Aday adaylığı sürecinde her şey güle oynaya güzel iken sonrasında fikirlerim uyuşmadı, kamuoyundan özür diliyorum istifa ediyorum diyerek sosyal platformdan paylaşım yaparak kendilerini vicdanen acaba ne kadar rahat hissedecekler?

Gözardı edilmemesi gereken birçok husus ile olumsuzluklar, yolsuzluklar, rant harcamaları ve zarara uğratılan kamunun durumu haramın odağı evlerde çorbanın tuzu karabiberi olmuştur. Ben buna adil olmayan gafil düzen diyorum. Maalesef milyonlarca zarara uğratılmış birçok kamu kurum ve kuruluşların akıl almaz harcamaları tüyleri ürpertecek vicdanları sorgulayacak yetimin yoksulun öksüzün hakkı gasp etmiş tüyü bitmemiş doğmamış çocuğun yarınını satın almış ise ahlakımızı vicdanımızı ve en önemlisi bizzat ahretimizin güvencesi olan dinimizdeki emir ve yasakları sorgulamamızı gerektirmiyor mu?