ABDULLAH ŞANLIDAĞ

İletişim: [email protected]

Müslümanların geri kalmasının nedenlerini, dinin terakkiye mani olduğuna dayandıranlar, yaklaşık 200 yıldır bu konuyu tartışıyorlar. “İslam yüzünden Müslümanlar geri kaldı” yahut “din terakkiye mani oldu” gibi temeli İslam ve Müslüman düşmanlığına dayalı tezler, aslında iflas etti.

Geri kalmışlığımızın sebeplerini başka noktalarda arayıp dini tenzih edenlerin çıkış noktası da çok sağlıklı değil. İslam dünyasının geri kalmasında dini tenzih eden ve bu geri kalmışlıktan dindarların yanlış anlayış ve yaşantılarını sorumlu tutan cephe ise tespitlerinde kısmen haklı.

İnsanların hatalarıyla yüzleşmesi ve sorumluluklarını idrak etmesi, bir erdemdir. Müslümanların ve İslam dünyasının gerilemesini ulemanın ve entelektüel kesimin devletin güdümüne girmesine bağlayanlar da hepten haksız değiller. Devlet otoritesine kayıtsız şartsız teslim olan ulema sınıfının İslam dünyasının geri kalmışlığına yönelik sağlıklı tespit yapabilmesi ve kendisine taraftar toplaması imkansızdır. Aslında geri kalmışlık veya ileri gitmişlik, biraz izafi bir kavram. Ne ileri gitmişliğimizin ve ne de geri kalmışlığımızın nedeni  “din” değildir. Belki dini anlayışımız ve yaşantımız sorgulanabilir. Entelektüel bilinç ve duyarlılıkla dünyadaki gelişmelere rasyonel ve sağlıklı alternatif sunabilme yetisinden mahrumuz.

Mesela 1990’lı yıllarda daha özgün ve samimi düşünen Müslümanlar, iktidar gücünü yakaladıklarında iyi bir sınav veremediler. Bunun sebeplerini salt siyasete dayandırmak istemiyorum. Ancak makam ve mevki konusunda, ötekilerden pek bir farkımızın olmadığını söyleyebilirim.

Şurasına dikkat buyurun: İslamiyet, çöldeki bedevi topluluğu adam etti ve yeryüzünde hakim kılarak söz sahibi yaptı. Peki neden modern toplumlar üzerinde bu denli etkili olamadı? Din, kendisine samimi olarak bağlanan ve teslim olanları yüceltir. Ona yüz çeviren ve duyarsız kalanları ise alçaltır. Çöldeki hiçbir şeyi olmayan bedevi topluluğu yücelten İslam, modern-zengin toplulukları adam edemiyorsa, yanlışlık İslam’da değil, İslam’a tam teslim olmayan Müslümanlardadır.

Şunu söylemeye çalışıyorum. Batı dünyasının başarılı olmasının veya bir dönem başarısızlığının temel sebebi Hristiyanlık olmadığı gibi, İslam dünyasının geri kalmışlığının sebebi de din değildir.

Bunu söylerken, dinin; kimliklerin, kültürlerin, hakikat algılarının şekillenmesinde çok önemli bir rol oynadığı gerçeğini görmezden geliyor değilim. Dinin, bilim ve aklı reddettiği saçmalığını öne süren modern aklın akledemediği gerçek şudur: Kur’an bize akletmeyi, düşünmeyi, tefekkür etmeyi, fakir ve yoksullara yardım etmeyi, haksız kazançtan beri durmamızı, adaletten ayrılmamamızı ve birbirimizin hak ve hukukuna saygılı olmamızı emreder.

“Din muameledir” buyuran Hz. Muhammed (s.a.v), Müslümanların öncelikle özünde ve sözünde doğru olmalarını emrediyor. “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” buyuran Yüce Rabbimiz, öncelikle kendisine teslim olmamızı ve her konuda samimi, ihlâslı olmamızı istiyor.

Din ve bilim siyasetin çobanlığını yapmamalı, bu iki ulvi değer ve dinamiği siyasetin patronluğundan uzak tutmamız gerekiyor. Aslında 200 yıl önceki tartışmaları bugün hâlâ yapıyor olmamız da bir zul. Kısır döngü içerisinde bir adım ilerlemeden durmak da insanı kahrediyor.

İdeolojiler iflasın eşiğinde. Lakin Müslümanlar da sağlam bir zemin inşa edemediler. Biz ve Müslüman aydınlar, nereden uydurduysak bilmiyorum, İslam’ın bir devlet modeli öngörmediğini söyleyeduralım, tahrip edilmiş dinin müntesipleri, halkları Müslüman olan ülkeleri kasıp kavuruyorlar.

https://www.yeniakit.com.tr/