Öcalan’ın çağrısından benim anladıklarım..
ABDULLAH ŞANLIDAĞ
Öcalan; İmralı’dan PKK’ya bir çağrı yaptı. PKK’nın feshedilmesi ve silahların bırakılmasını isteyen Öcalan’ın bu çağrısına Kandil ve Suriye’deki PYD/YPG nasıl cevap verecek? Eğer Öcalan’ın örgüt üzerindeki etkisi devam ediyorsa, bize göre Kandil ve Suriye’deki örgüt yapılanmasının derhal feshedilmesi ve silahların bırakılması gerekiyor. Zira Öcalan da biliyor ki, şu andaki konjonktür, demokrasi dışındaki yöntemlere kapalı.
PKK’nın ve Öcalan’ın yaslandığı sosyalizm 1990’larda çöktü. 35 yıldır PKK, miadını tamamlamış bir ideoloji ile örgüt mensuplarını oyaladı. 1980 yılından bu yana Türk askerine, polisine kurşun sıkan, Kürtlerin çocuklarını dağa çıkarıp örgüte dahil eden PKK ve onun lideri Öcalan, sadece bir kuru demokrasi özrü ile yetinmemeli, geçmişiyle de yüzleşmelidir.
Öcalan, “Kongrenizi toplayın, tüm gruplar silâhları bıraksın ve PKK kendini feshetsin” dedi. Bu, Suriye’deki gruplar dahil Kandil’deki örgütü de kapsıyor. Silahlar bırakılacak ve PKK, kendisini feshedecek. Çok geç kalınmış bir karar. Haydi hayırlısı...
Ayrıca Öcalan “ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler”i de reddetti. Demokrasi dışında kalan bir ideolojinin, şiddet ve silaha dayalı bir yöntemle dayatılma devri bitiyor. Tabi Öcalan, sadece bir PKK lideri değildir. Aynı zamanda iyi bir entelektüel, kendisini geliştirmiş, dünyadaki gelişmelerden haberdar olan birisidir. Şu sözler ona ait:
“Her kesimin kendilerine esas aldıkları sosyo-ekonomik ve siyasal yapılanmaları ancak demokratik toplum ve siyasal alanın mevcudiyetiyle mümkündür. Cumhuriyetin ikinci yüzyılı ancak demokrasiyle taçlandırıldığında kalıcı ve kardeşçe bir sürekliliğe sahip olabilecektir.”
Öcalan’ın heybesinden, eğer samimiyse, demokrasi dışı tüm ideolojiler atılmış. Hatta Kürt siyasetinin dahi sistem arayışları mücadelesinde demokrasi dışı bir yöntem kullanmaması gerektiğini söylüyor. Bu da gayet mutedil bir yaklaşım. Öcalan’ın şu cümlesi de önemliydi: “Oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum.”
Daha açık ve anlaşılır söylersek, en azından Öcalan’ın çağrısından benim anladığım şudur: Kürt oluşumları kendilerini bundan sonra yeni bir yol haritası ile ifade etmeleri gerekiyor. Devlete düşen ise, Kürt sorununun çözümü için elinden ne geliyorsa yapmalı ve Kürtlerin PKK’dan tamamen ayrışmaları için mücadele etmesi gerekiyor. Temel hak ve özgürlükler başta olmak üzere Kürtlerin tüm hakları iade edilmelidir. Örgüte düşen ise, Kandil derhal silahları bırakmalı ve PKK’yı feshetmelidir. Örgütün Türkiye ayağının çökertilmesi yeterli değildir. Aynı şekilde Suriye’deki PYD-YPG yapılanması da silah bırakmalı ve bölgedeki oluşuma menfi bir yaklaşımda bulunmamalıdır. Bugüne kadar PKK’nın meclisteki siyasi sözcülüğünü yapmakta olan DEM PARTİSİ ise ayrı ulus-devlet, federasyon, “idari özerklik ve kültüralist çözümler” yerine “demokratik mücadele” içerisinde kalıcı barışı önceleyen toplumsal kardeşliği tesis etmelidir. Terörsüz bir Türkiye istiyorsak, herkes elini taşın altına koymalı ve üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir. Artık örgüt tamamen feshedilmeli, silahlar susmalı, herkes Türk- Kürt kardeşliğinin ve kalıcı barışın sağlanması için elinden ne gerekiyorsa yapmalıdır.
İçerideki kardeşlik kavi olursa; İsrail’in, ABD’nin, bazı Avrupa güçlerinin Kürtler üzerinden kurduğu tezgâh işlemez.
Kalıcı barış ve istikrar sağlanırsa, ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde oluşacak bir PYD devleti projesinin de önüne geçilmiş olur.
www.yeniakit.com.tr