ABDULLAH ŞANLIDAĞ 

İletişim: [email protected]

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye için de İsrail’in bir tehdit oluşturduğunu ve bunun masal olmadığını dillendiriyor. Haklı mı? Hem de yerden göğe kadar haklı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı (COP29) Dünya Liderleri İklim Zirvesi’ne katılmak üzere gittiği Azerbaycan dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını cevaplarken gündeme geldi bu konu.

Önce cümlenin siyak ve siyabıkına bir bakalım. Reis diyor ki: “Biz Suriye tarafına normalleşme konusunda elimizi uzattık. Ben hâlâ Esed’den umutluyum. Bir araya gelip Suriye-Türkiye ilişkilerini inşallah yoluna koyalım diye hâlâ umudum var. Yanı başlarındaki İsrail tehdidi bir masal değil. Çevredeki ateşin istikrarsız topraklarda hızla yayılacağı unutulmamalıdır. Esed’le hukuku yeniden ihya etmemiz, bölgeyi çok daha fazlasıyla inşallah rahatlatacaktır.”

Soru şu: Suriye için asıl tehdit İsrail mi, yoksa PYD/YPG mi? Bize göre her ikisi de hem Suriye için ve hem de Türkiye için bir tehdittir. İsrail’in Vaat edilmiş Topraklar (Arz-ı Mev’ud)  konusu açısından hem Türkiye’nin Güneydoğusu, hem de Kuzey Suriye tehdit altındadır. İsrail terörü ile YPG terörü arasında hiçbir fark yoktur. Türkiye’nin Suriye politikası, bundan sonraki süreçte daha farklı bir yörüngede ilerlemek zorundadır. Esed’siz bir Suriye sorunu, süreci daha da zorlaştırır. Hatırlanacağı üzere Suriye’deki PYD/YPG’ye  yönelik yapılan harekatlarda Suriye’ye yönelik tüm sorunları Rusya üzerinden yürüttük. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın bir süredir dillendirdiği Esed’li formülü önemsiyorum. 

Türkiye Suriye arasındaki terör yapılanmaları ancak iki ülkenin birlikte hareket etmesiyle çözülebilir. Tek taraflı müdahale, diğer devletin topraklarına müdahale ve iç işlerine karışma olarak algılanıyor. 

Dolayısıyla Suriye’deki adil ve kalıcı barışın çözümü de ancak bu şekilde sağlanabilir. Siyonist devlet İsrail, Gazze’de başlattığı soykırımı Lübnan’a da yayarak adım adım ilerliyor. Sırada Suriye’nin olduğu bir gerçektir. Bir sonraki adım ise Türkiye’dir. 

Ne AB, ne BM ve NATO, ne de uluslararası arenanın İsrail’e dur diyeceği yok. Türkiye ve Suriye’de, kısacası Ortadoğu’da barış ve huzura kapı aralayacak adımlar atmamız gerekiyor. Bölgenin şu anda ateş çemberinden bir farkı yok. Reis diyor ki, “Suriye’nin toprak bütünlüğünü; terör örgütü PKK/PYD/YPG başta olmak üzere terör yapılanmaları tehdit ediyor. Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden biz değiliz. Türk askerinin Suriye’de bulunması, Suriye için bir tehdit değil, bilakis güvencedir. 

Aslında Türkiye, hem kendi sınırlarını hem de Suriye’nin topraklarını, bir anlamda muhafaza etmektedir.” Reisin çağrısında iç cephenin sağlamlaştırılması vurgusu var.

Ayrıca Reisin Arap ülkeleri ve Türk dünyası devletleri liderlerine, İsrail konusunda daha aktif pozisyon alma konusunda çağrısı da bulunuyor. Filistin Devleti’nin tanınması için çabalayan bir yiğit varsa, o da Erdoğan’dır. Reisin bu kutlu çağrısına kulak tıkayan, İsrail’in kendisini savunma hakkı ve hukukunun olduğunu söyleyen ülkelere veyl olsun!

Diplomatik baskının artırılması için İsrail’i her alanda köşeye sıkıştıracak aktif bir diplomasi yürüten Erdoğan’ı tebrik ediyoruz. Bu insanlık sınavında Filistin’in yanında durmayıp da İsrail’e destek verenler, soykırımın ortağıdırlar. İsrail vahşetine ve zulmüne sessiz kalmakla, direkt İsrail›in yanında yer almak arasında çok bir fark yok. Tarih, her iki kesimi de yargılar. Bu noktada Erdoğan›ın «bölgedeki ateşin bizi de yakmasını beklemeyeceğiz” sözü de önemli. Bu cümleye bakarak, yakın vadede yine bir harekattan bahsedebilir miyiz? 

30 kilometre derinlik mevzusu çözülmüş değil. Suriye’nin içerisindeki terör örgütlerinin bertaraf edilmesi ve sınırlarımızdaki tehdidin kalkması, ancak bu 30 kilometre derinlikte mümkün olabilir. Aynı zamanda bu, topraklarımıza misafir ettiğimiz Suriyeli kardeşlerimizin, güvenli ve onurlu şekilde geriye dönüşleri için zemin hazırlamayı da amaçlıyordu. 

“Suriye’deki istikrarsızlık ve terör örgütlerinin orada tutunması bizim için bir güvenlik riskidir” diyen Erdoğan, Esed’li bir formülle güçlü adımlar atabilir. 

Hem Türkiye’nin ve hem de dünyanın en önemli sorunu, İsrail terörü ve Suriye meselesidir. PKK/DEAŞ/PYD/YPG kadar tehlikeli olan İsrail durdurulmalı ve nefes borusu kesilmelidir. Aksi takdirde, Vaad edilmiş topraklara doğru hızla ilerlemektedir.

https://www.yeniakit.com.tr