Abdullah Şanlıdağ
İletişim: [email protected]
Medeniyetler çatışmasında öne sürülen tezler, gelinen süreçte değerini koruyor. Dünyanın geldiği noktaya baktığımız zaman, gerek Rusya-Ukrayna, gerekse İsrail-Filistin arasında süregelen savaşlar, “Tanrı’yı kıyamete zorlamak” fikrinin de güçlendiğine işaret ediyor.
Artık kimyasal silah kullanmak adetten sayılır oldu. Kadına şiddetin tartışıldığı bir dünyada, Ortadoğu’da hergün onlarca kadın ve çocuğun katledilmesi, insanın bir değerinin olmadığının en büyük göstergesidir. Zalimler ve kurdukları düzenler, zayıf (mustazaf) insanların omuzlarında yükselmeye devam ediyor. Binlerce kilometre ötesinden Firavun’un saltanatı için taş taşıyan kölelerle modern çağın köleleri arasında çok bir fark yok.
Ortadoğu’dan ilerleyelim. İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlandı.
İsrail›in Lübnan’ı da Gazze’ye çevirme planı, bir süreliğine ertelendi. Zaten ateşkesin de kalıcı bir barışa ve savaşın sonlanmasına kapı aralayacağını düşünmüyorum. Nefes alarak zamandan kazanmak isteyen Netanyahu ve soykırımcı İsrail’in asıl neyi amaçladığını görmek gerekiyor. Her ne kadar Biden “Önümüzdeki günlerde ABD; Türkiye, Mısır, Katar ve İsrail ile birlikte Gazze›de ateşkes için yeni bir girişimde bulunacak” dese de, benim İsrail’e güvenim yoktur. Büyük şeytan ABD’nin ipiyle de kuyuya inilmez. Dünyadaki tüm olumsuz yapılanma ve terör örgütlerinin arkasında Amerika vardır.
“ABD F-35 uçaklarını verecek” diyen Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, sanırım ABD’nin asıl amacını biliyordur. Gider ayak Biden’ın bu iyi niyet ve olumlu adımlarının arkasındaki amacı bilmemiz gerekiyor. Biden gibi Türkiye karşıtı bunak bir liderin hamlesi ve attığı adımların geri planındaki hedeflerini görmemiz gerekiyor.
•
Suriye’de; Halep’ten İdlib’e kadar uzanan bir coğrafyayı kapsayan yeni bir cephe açıldığını söyleyebiliriz. Suriye Savaşı 2011 yılında başladı ve bugün 2024 yılının Aralık ayındayız. Gelinen süreçte gördük ki, Suriye’de Esad kalıcı ve bölgenin hâlâ etkin bir aktörüdür. Rusya ve İran destekli Suriye’ de terör yapılanmaları çökertilmediği müddetçe, Fırat’ın doğusu ve Suriye’nin kuzeyinin ne olacağı soruları açıkta kalmaya devam edecektir.
Katil İsrail’in Filistin halkına yönelik 7 Ekim’den bu yana sürdürdüğü katliamlar Beyrut’a sıçradı. İsrail’in durma niyeti yok. Hizbullah ile sağlanan geçici barış, bölgeyi kısa süreliğine de olsa rahatlatır. Peki, ya sonrası? Suriye’deki jeopolitik denkleme baktığımızda Ortadoğu’yu nasıl bir sonun beklediğini öngörmek mümkün.
İsrail, Suriye›deki İran hedeflerini vurmaya devam ediyor. Filistin, Lübnan, Suriye derken savaşın çeperini iyice büyüten İsrail, tabii bu savaşta yalnız değil. Suriye kaynaklı terör örgütleri ile mücadelemiz devam edecek mi? Rusya-Ukrayna, Filistin-İsrail savaşı nereye evrilir?
Her şeyden önce 911 km kara sınırına sahip olduğumuz Suriye’nin toprak bütünlüğü ve birlik beraberliğinin korunmasından yanayız. Özellikle sınır bölgesinin terör unsurlarından arındırılması gerekiyor. Ülkemize sığınan Suriyeli mültecilerden boşalan topraklara Suriye’nin PKK’sı olan PYD ve YPG’nin yerleştirildiğini biliyoruz. Mültecileri bu topraklara yeniden konuşlandırabilmemiz için, hem sınırlarımız ve hem de mazlum Suriyeliler için tehdit oluşturan PYD/YPG’nin nefes borusunun kesilmesi gerektirir.
Suriye’deki terör örgütlerine yönelik yaptığımız operasyonlarda güvenli bölgeler oluşturmuş ve sınırlarımızı tehdit eden yapılanmaları bertaraf etmiştik. Ancak Suriye’de devam eden ihtilaf nedeniyle DEAŞ ve PYD/YPG gibi diğer aşırılık yanlısı gruplar yeniden zemin kazanmıştır.
PKK/PYD/YPG terör örgütünün milli güvenliğimize yönelttiği tehdit karşısında, Suriye’nin kuzey doğusunda Türkiye sınırına mücavir Suriye topraklarında bir güvenli bölge oluşturamaz ve bu bölgede terör örgütlerini temizleyemezsek, İsrail’in Arz-ı Mev’ud, Amerika’ın Kuzey Irak’tan Akdeniz’e kadar uzanan koridorda Kürt tabanlı bir terör devleti inşa etmesi kaçınılmazdır.