Yapay zekanın kıskacına sıkışıp kalmak
ABDULLAH ŞANLIDAĞ
İletişim: [email protected]
Ben, GSM yani cep telefonu ile tanıştığında 30 yaşındaydım. Tuşlu telefonları alabilmek için bir kamyon odun satanları hatırlıyorum. Sonrasında akıllı telefonlar girdi dünyamıza. Bu vesileyle de sosyal medya ağları kuruldu. Televizyon kitabı, muhabbeti kısmen öldürdü. Akıllı telefonlar ve internet dünyası, yani sanal alem, modern çağın insanının bilincini tarumar etti. Dezenformasyon denilen şeyle de bu vesileyle tanıştık. Küçücük çocuğun elinden akıllı telefonunu aldığınızda bas bas bağırıyor. Zapt edene aşk olsun. Hoş yetmişlik ihtiyarın elinde bile cep telefonu var. Karısını, çoluğunu- çocuğunu ihmal edip bir köşeye çekilip sosyal medyada gününü öldüren milyonlarca insan var. Artık evlilikler de sosyal medya üzerinden yapılıyor. Sohbet, muhabbet bitti. Peki, tüm bunlar iyi mi?
Teknolojiye karşı olmak için, ya aklını peynir ekmekle yemiş olman gerekiyor ya da dünyadaki gelişmelerden haberdar olmaman.. Mesele bu değil. Bu teknolojiyi yerinde ve zamanında kullanıp kullanmamak. Zihin dünyamızı şöyle bir yoklayalım. Acaba bu gidiş, hayra mı alamet, yoksa şerre mi? Tabii ben tüm bunları düşünürken, imdadıma Haşmet Babaoğlu’nun “bir düşünün bakalım” başlıklı makalesi yetişti. Çağı, fertleri, devletleri sorgulayan Babaoğlu, çok önemli gerçeklerin altını çiziyor. Buyurun okuyalım.
“Nasıl bir dünyaya doğru müthiş bir hızla ilerlediğimizin farkında değiliz.
Bizler günübirlik yaşıyoruz. Devletler mi? Onların gelecek projeksiyonları da “güvenlik” çerçevesine sıkıştı kaldı. Yapay zekâ ve robotik teknoloji yoluyla “üretim ve hizmetler” alanından çekilecek kitlelere ne olacak? Sanayi devrimi işçi sınıfını doğurmuştu. Şimdi onlara gerek kalmadı. Kısırlaştırılarak ve uyuşturularak yok olmaları mı beklenecek? İşte ürpertici soru...
konu buralara geldiğinde pis pis sırıtıp geçiştiriyor.
Ama Harari’nin ülkesi İsrail’in... Ve Harari’nin bağlı bulunduğu “küreselci merkez”in hepimizi şu veya bu yolla bir “kitlesel imha”ya hazırlamadıklarına emin misiniz?
Prime’de, Disney’de sürekli pazarlanan dizi ve filmlerde ne anlatıldığını sanıyorsunuz?
Bir düşünün bakalım!”
Ne dersiniz, Babaoğlu haksız mı?
İnsan hayatına dair söyleyecek sözü olanların tam da konuşma zamanı. Şimdi konuşmaz veya tedbirinizi almazsanız, ileride söyleyeceğiniz şeyler kalmaz. Kim bilir belki de o gün hayatta bile olmayabilirsiniz.
Bugün bu topraklarda İstikbal marşı şairi Mehmet Akif Ersoy’un düşlemiş olduğu Asım’ın neslinden bahsedebilir miyiz? Çok zor..Politik kimlik kavgası yüzünden, gençlerimizin bir meslek kaygısı ve becerisi dahi yok. Eski dönemlerde okumaya meyilli olmayan çocukları bir zanaata verirler, gençler ileride meslek sahibi olurlardı. Şimdi sanayi esnafına gidip, işlerinin nasıl olduğunu sorduğunuzda size vereceği cevap hazindir. “Bu meslek bizden sonra ölecek” diyen ustalar, geriden çırak gelmediğini, bu vesile ile usta çırak ilişkisinin öldüğünün altını çiziyorlar. Bir sanat ve mesleği yaşatan, usta çırak ilişkisidir. Çırak ustayı sollamazsa, sanat ölür. Yanlış sollarsa, çırak ölür. Sanatı yaşatmak gerekiyor. Usta ve çırak ölüyor, dikkat buyurun.